Bu muhteşem Türk Destanının tamamı 400.000 mısradır. Bir Kırgız destanıdır.
Müslüman Kırgızlarla Putperest Kalmuklar arasında mücâdeleleri anlatır. Bununla
beraber Manas Destanının dokuzuncu yüzyılda, Kırgızların Yenisey Kıyılarında
devlet kurmağa başladıkları sırada oluşmuş olduğunu ileri süren ilim adamları da
vardır.
Manas'ın, tarihte gerçekten var olduğunu gösterir izler görülememiş ise de,
Kırgız-Kalmuk mücadelelerinde göz doldurmuş bir Kırgız yiğidinin, belki de bir
Kırgız Beğinin adı ve yiğitliği ile bu destana konu olduğunu düşünebiliriz.
Manas Destanı, Kırgızların bir bakıma ansiklopedisi gibidir. Manas Destanında
Kırgızların bütün gelenek ve göreneklerini, törelerini, inanışlarını,
görüşlerini, başka milletlerle olan ilişkilerini, masallarını ve ahlak
anlayışlarını bulmak mümkündür.
Manas Destanının bütününü söyleyenlere Manasçı, bir kısmını söyleyenlere Ircı
denilir. Manasçılar, destanı anlatırken kendi zamanlarının etkisi altında
kaldıkları olaylar ile kendi duygu ve düşüncelerini de ustaca katmışlardır.
Manas Destanına ilk defa, Kazak-Kırgız yöneticisi olan Rus aslından Franel
tesadüf etmiştir. Daha sonra Çokan Velihanof 1856 yılında destanı dinlemiş fakat
destanın en uzun parçasını Radloff yazıya geçirerek 1885te yayınlamıştır.
Destanın en önemli bölümlerini Manas, Manas'ın oğlu Semetay, Manas'ın torunu
Seytek, Colay ve Töştük'ün hikâyeleri teşkil etmektedir. Colay ve Er Tostuk
hikayeleri ile ilgili bölümlerin Colay adında bir Manaş'çıdan derlendiği
sanılmaktadır.
Destanın bölümlerine göre özeti:
1) Yeditör adını taşıyan yerde Boyun Han oturmaktadır. Boyun Hanın oğlu Kara Han
ve onun oğlu Çakıp Han (Yakûp Han) adıyla anılır. Çakıp Han, Alma Ata ırmağının
gözesinde, Sungur Yuvası denilen yerde yerleşmiştir; Çakıp Han'ın hiç çocuğu
yoktur. Bir gün Tanrıdan bir oğlan çocuk ister, onun yiğitler yiğidi olmasını
diler. Tanrının izni ile bir oğlu olur. Oğlu olduğu için de Tanrıya güzel bir
kısrak kurban eder. Dört Peygamber gelip çocuğa ad kor, adına Manas, der.
Manas dile gelir, babasına: "Ben İslâm yolunu açacağım, inanmayanların malını
yağmalayacağım" deyince Çakıp Han, çok eski arkadaşı olan Bakaya haber gönderir
çağırır. Baka gelince Manas'ın söylediklerini Ona nakleder, bu söz üzerine Baka:
"Pek güzel söz" der: "Hemen atlanalım, Çin'e akın edelim, Pekin yolunu bozalım!"
Dediği gibi yaptılar.
Çakıp Han'ın oğlu genç Manas ise on yaşına gelince ok attı, on dört yaşına
basınca Hân Evini basıp yıktı, Hân oldu. Kâşgar'dan bütün Çinlileri sürüp
Turfana tıktı, Turfandaki Çinlileri sürdü, Aksu'ya attı.
2) Kalmuk Han'ın oğlu Almambet'in Müslüman oluşu, Er Kökçe'ye sığınışı, Er
Kökçe'den de ayrılıp Manasa gelişini anlatır:
Yerin yer suyun su olduğu çağda... altı atanın oğlu gavur, üç atanın oğlu
Müslüman idi. O zaman Kara Han'ın oğlu Amambet doğdu, hemen büyüdü ve Müslüman
oldu. Babasını Müslüman olmadığı için öldürdü, kaçıp geldi müslüman beylerinden
Er Kökçe'ye sığındı. Er Kökçe'nin kırk yiğidi vardı. Bu kırk yiğit, Beylerinin
bu Kalmuklu'ya, Almambet'e çok iltifatlar edip onu yanından ayırmadığını görünce
kıskandılar, kıskanınca da Almambet hakkında dedikodular çıkarıp yaydılar. Bu
yüzden Almambet ile er Kökçe Bey'in arası bozuldu.
Almambet kalkıp Manas'ın Bey evine geldi.
Manas da Almambet'i büyük iltifatlarla karşıladı. Manas, Almambet'i çok sevdi.
3) Manas ile Er Kökçe'nin savaşmasını anlatır:
Manas'ın çerileri Er Kökçe'nin ilini yağma ederler. Savaşta Er Kökçe yenilir.
Ardından Çakıp Han, oğlu Manas'ı evlendirmek ister. Kız aramağa başlar. Temir
Hanın kızı olan Kanıkey'in, Manas'a uygun bir evdeş olduğunu sağlık verirler.
Temir Han da kızını Manas'a vermek istemektedir. Fakat Temir Hanın baş danışmanı
bu evlenmeye engel olmağa çalışır. Bu yüzden düğün esnasında kavgalar olur, ucu
savaşa ve yağmaya varır. Sonunda baş danışman Mendibay Manas'ı zehirler Manas
ölür. Manas'ın ölümü ailesini yoksulluğa, sıkıntıya ve felâkete düşürür. Atı,
doğanı ve köpeği mezarının başında ağlarlar; Manas'ın canını bağışlaması için
Tanrıya yalvarıp yakarırlar. Manas'ın kırk yiğidi vardır ama hepsi de beğlerini
unuturlar. Tanrı, Manas'ın hayvanlarının bu bağlılığı karşısında onların duasını
kabul eder; Manas dirilir. Eskisi gibi, eskisinden daha güçlü bir şekilde iline
ve töresine hizmet eder.
4) Kökütey Han'ın yas törenini anlatır:
Kökütey Han hastalanır. Son nefesini vermeden önce vasiyetini yapar. Ardından da
ölür. Kökütey Han'ın ölümü üzerine komşu milletlerden yas töreni için
çağırılanlar olur; herkes gelir. Büyük bir yuğ töreni yapılır. Törenin
biteceğine yakın konuklar arasında bir kavga başlar, sonu savaşa varır. Manas
ile Müslüman olmayan Colay Han arasında süren savaş uzayıp gider.
5) Göz Kaman'ı anlatır:
Çakıp Han'ın, küçükken Kalmuklara esir düşen ve Moğolistan'a götürülüp orada
büyütülen Göz Kaman adlı bir kardeşi vardır. Göz Kaman Moğolistan'da, Kalmuklar
arasında büyütülüp orada bir Kalmuk kızıyla evlendirilir; beş oğlu olur; bir gün
oğullan ile birlikte asıl yurduna döner. Kalmukça konuşmaktadır.
Manas, hem amcasını hiç görmediği ve o güne kadar tanımadığı, hem de amcası
Kalmukça konuştuğu için onu casus zanneder: yakalayıp zincire vurur. Bunları
yaptıktan sonra böyle bir amcası olup olmadığını anlamak için babasına haber
gönderir. Colay Han haberi alınca sevinir ve kardeşini hoş tutması için oğluna
emir verir. Fakat Manas'ın annesi ile karısı da Göz Kaman'dan hoşlanmamışlar
hele Kalmukça konuşmasını büsbütün yadırgamışlardır. Bu yüzden birlik olup hep
beraber Çakıp Hanın buyruğunu hiçe sayarlar. Yalnız Manas babasının buyruğunu
dinleyip amcasına iyi davranır, hatta amcası ve oğullan için büyük bir şölen
verir. Fakat Göz Kaman'ın oğullan bu şölende bir kavga çıkarıp Manas'ı döverler.
Manas, Kalmuklara karşı sefere çıktığında amcasının oğullan Kalmukça bildiği
için onlardan yararlanmak ister. Gökçegöz'ü Kalmuklara casus olarak gönderir.
Gökçegöz Kalmuklar tarafına geçer geçmez Manas'a ihanet eder. Manas bunun
üzerine Almambet'i gönderir. Almambet'in yardımıyla Manas savaşı kazanır. Bir
çok ganimetler alır, dönerken yarı yolda Gökçegöz ile karşılaşırlar Gökçegöz
Manas'ı, kırk yiğidi ile birlikte zehirler. Kırk yiğit ölür. Manas'ı, karısı
Kanıkey kurtarır. Mekke'den erenler gelir, Kanıkey'e yardım ederler.
Manas iyi olur olmaz Mekke'ye gider; dua edip Tanrıya yalvararak kırk yiğidinin
dirilmesini sağlar. "
6) Semetey'in doğumunu anlatır.
Manas artık ihtiyarlamıştır.
Ak atı halsiz düşmüş zayıflamıştır.
Manas kırk yiğidini yanına çağırır. Ölümünden sonra doğacak olan oğluna iyi
bakmaları için vasiyet eder.
Ve Manas ölür.
Manas için büyük bir yuğ töreni yapılır, yas tutulur.
Çakıp Han Kanıkey'e haber göndererek Manas'ın kırk yiğidinden biri olan Abeke'ye
Onu beğenmezse Köbeş'e varıp evlenmesini buyurur. Kanıkey'in doğumu yakındır:
- Kızım olursa dediğini tutar evlenirim, gel gelelim oğlum olursa evlenmek şöyle
dursun ne Abeke'nin suratına ne de Köbeş'in yüzüne bakarım, diye cevabını
gönderir.
Kanıkey'in bir oğlu olur. Dediğini yapıp kimseyle evlenmez. Ötekiler Kanıkey'in
oğlunu öldürmek isterler. Bunu öğrenen Kanıkey oğlunu alıp babası Temir Han'ın
ülkesine kaçar. Yolda türlü sıkıntılar çeker, başına gelmedik kalmaz". Sonunda
Temir Hanın ülkesine varır, Bey Evine ulaşır.
Temir Han kızına ve torununa kavuşunca pek çok şölenler verir. Torununa ad
konulması için bütün il halkını toplar fakat çocuğa kimse bir ad bulup da
koyamaz. Ansızın, nerden geldiği bilinmeyen aksakallı bir ihtiyar görünür, uzun
uzun dualar eder; Temir Han'ın torununa Semetey adını verir.
Semetey büyür. Baba yurduna dönmek ister. Yola çıkacağı sırada annesi Kanıkey:
-Baka'ya selam söyle, ne söylerse sözünü tut, dışına çıkma, diye tenbih eder.
Semetey, baba ocağına döner. Çakıp Han sağdır; torunu Semetey'in, annesine
yapılan eziyetlerin acısını çıkaracağını, öç alacağını sanarak korkar. Bu yüzden
Semetey'i zehirlemeğe karar verir. Kararını uygulayacağı sırada durumu öğrenen
Semetey hem Cakıp Hanı, hem de Abeke ve Köbeş'i öldürür.
7) Semetey'in baba ocağına yerleştikten sonrasını anlatır:
Semetey, baba ocağına dönüp öz yurduna yerleştikten sonra, Kalmuklar üstüne
akınlar yapmak için hazırlıklara başlar. Babasının, hayatta kalan kırk yiğidini
çağırıp toplar. Der ki:
- Akın yapmamız gerek; at sürüleri ve ganimet almamız gerek!
Bu sözden sonra sefere çıkar.
Fakat kırk yiğit, kendi aralarında toplanıp konuşurlar:
- Bizden öncekiler yetmiş yaşına vardı; bizden sonrakiler altmışına ulaştı. Biz,
bu Semetey'in babasına hizmet ettik, şimdi de oğluna hizmet edeceğiz,
ihtiyarladık artık. Semetey, bizi bu ihtiyar hâlimizde yüce dağ başlarından
aşırmak diler, çağlayanlı sulardan geçirmek diler; bizi öldürmeğe kastetmiştir,
dönelim! dediler.
Semetey'in buyruğunu dinlemediler, geri döndüler, kaçtılar.
Semetey, babasından kalma kırk yiğidin ardından yetişip onlara tatlı söz
söyledi, alttan alıp yalvardı.
Semetey, onca sözden sonra babasından kalma kırk yiğide söz geçiremeyince onları
öldürür.
Bu arada, Acubey ile Almambet'in birer oğulları olmuştur. Semetey, bu çocukları
kendisine kardeş edinir.
Birinin adını Kançura ötekinin adını Külçura koyup öyle çağırır.
Kançura ile Külçura da büyürler. Büyüyünce Semetey'e hizmet etmeğe başlarlar.
Bir gün gelir, Semetey, Kançura ile Külçura'ya, Akın Han'm kızı Ay Çürek'i
evlenmek üzere kaçırmak istediğini söyler ve onlardan bu iş için hizmet ister.
Bunun için de Akın Han'ın ülkesine sefere çıkılması gerektiğini anlatır.
Dediklerini yaparlar, Ay Çürek'i kaçırırlar. Gel gelelim Ay Çürek'in bir de
nişanlısı vardır ki Kökçe oğlu Ümetey dîye bilinmiştir. Bu Kökçe oğlu Ümetey, Ay
Çürek'in kaçırılışını kendisine yediremez. O da karşılık olarak Semetey'in
sürülerini yağmalar. Bunun üzerine aralarında bir savaş başlar. Birbirlerini
karşılıklı olarak yağmalayıp dururlar. Sonunda Semetey, Kökçe oğlu Ümetey'e
barış teklif eder. Savaştan yorulan Ümetey de bunu kabul eder.
Ümetey'le yaptığı barıştan biraz rahatlayan Semetey, başka bir sefere çıkmak
için hazırlandığı sırada bir düş görür. Düşünü karısı Ay Çürek'e anlatır. Ay
Çürek düşü yorumlayıp:
- Sen bu sefere çıkma, der. Çıkarsan başına bir felâket gelecek.
Fakat Semetey inatçıdır. Boş sözlere kulak asacak türden değildir. Karısının
düşünü yorumlamasına karşılık:
- Düş dediğin şey saçmalıktır!., diye karşılık verdi.
Böyle demesine rağmen, düşünün hayra yorulması için de babasının ruhuna en iyi
kısraklarından birini kurban eder. Arkasından Er Kıyas'ın ülkesine akın başlar.
Akının en kızışmış zamanında Almambet'in oğlu Kançura, Semetey'e ihanet eder ve
onu yakalayıp Er Kıyas'a götürür. Semetey'e ihanet etmeyen Külçura'yı da köle
olarak kullanırlar.
Bu sırada Ay Çürek bir oğlan çocuk doğurmuştur. Ay Çüreğin bir oğlan çocuğu
doğurduğunu duyan Er Kıyas, çocuğu yaşatmak istemez. Öldürtmeğe çalışır. Oğlunu
kurtarmak isteyen Ay Çürek Er Kıyası korkutur:
- Eğer sen benim oğlumu öldürtürsen ben de seni babam Akın Han'a şikâyet ederim,
ülkeni alt üst ettirir öcümü alırım, der.
Er Kıyas korktuğu için çocuğu öldürtmeyip kendine evlât edinerek yanında
alıkoyar. Halkını toplayıp çocuğa ad koymak ister. Fakat kimse bir ad bulamaz.
Aksakallı Aykoca derler bir ihtiyar vardır, sonunda o gelir, Ay
Çürek'in oğluna Seytek adını verir.
Seytek de büyür, delikanlı olur, yiğit olur. Külçura'yı koruyup kölelikten
kurtarır. Er Kıyas öldürülür. Bunlardan sonra Seytek baba yurduna, öz ocağına
döner. Babasına ihanet eden Almambet'in oğlu Kançura, Seytek'in baba yurduna Bey
olmuştur. Üstelik Seytek'in babaannesi Kanıkey'e koyun güttürüp çobanlık
yaptırmış, işkence etmiştir.
Durumu görüp öğrenen Külçura, Kançura'yı yakalar ve Kanıkey de onu öldürür. Baba
yurduna yerleşen Semetey ise Taşkent'ten Talasa kadar yayılan geniş ülkeleri
yönetimi altına alıp oraların Hanı olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder