Eski Türklerde ayna, ay ve güneşin sembolüdür. Hun mezarlarında diğer eşyalarla birlikte ayna
da bulunmuştur. Maden parçası olan aynanın (tolinin) ışığını Tanrıdan aldığına inanılır. Cengiz Han’ın
küçük oğlunun adı Toluy yani aynadır.
Işığın sembolik yansıtıcısı olan ayna, Şamanlar tarafından kullanılan bir araçtır (Ögel
1995:II,188). Şamanların bakır aynaları vardır ve bunlarla sihirli işlemler yaparlar (Eliade 1999:184-185).
Tuva ve Tuba Şamanlarının ayinlerde aynadan yararlanmış olduğu görülür. Gelecekten haber verme
işinde aynayı kullanılır.
Ayna, halk arasında ışıklı bir nesne olarak günlük işlerde kullanılan sıradan bir araç olmaktan
öte işlerlerde kullanılır. Aynaya bakan kadının kolay doğum yapacağına inanılır. Aynaya bakmanın sevap
olduğu belirtilir. Đlk kez yatılacak yastığın altına ayna konur. Rüya görmek isteyen dolunaya ayna tutar.
Ayna nazardan korur ve kişinin bahtını açar. Toros Yörüklerinde, ayna aydınlığı temsil eder. Nazarlı
çocuk aynaya baktırılır (Yalgın II,515).
Gelin duvağına ayna konur (Kalafat 1995:81-90). Gelin giderken gelinin başının üzerinde ayna
tutulur veya gelin başına aynalar yerleştirilir (Örnek 1995:205-207). Pek çok yerde aynanın kırılması
uğurlu sayılmaz. Felaket habercisi olarak kabul edilir.
Mezarlara ayna konur, böylece ölenin kötü ruhlardan korunacağına inanılır. Ölü evinde ayna
yedi gün ters çevrilir. Ayna cinlere karşı koruyucudur. Tahtacılarda ayna kutsaldır. Aynaya karşı kötü söz
ve davranışlarda bulunulmaz. Ayna ile ilgili türküler de vardır.
“Aynayı aldım kalktım
Üstüme ışık taktım
Đşiten amin desin
Muradın aldım kalktım” (Kalafat 1995:90-99)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder