19 Ekim 2013 Cumartesi

DİNİ İNANÇLAR VE IŞIK

Işıkla ilgili inançlara Türklerin en eski dini olan Şamanizm’de rastlarız. Işık Türklerin daha sonra 
kabul ettikleri dinlerde görülür. Bunlar arasında Maniheizm, Budizm, Zerdüştlük, Hıristiyanlık, Yahudilik 
ve Đslâmiyet bulunmaktadır (Eliade 1997:260). 
Fuad Köprülü’ye göre ışık inanışı Mani dininin kalıntısıdır (Köprülü 1981:63). Bahaeddin Ögel, 
ışık etrafındaki anlatımların Şamanizm’de mevcut olduğunu, fakat asıl ışıkla ilgili olanlarının Uygurların 
M.S. 763 yılında Mani dinini kabullerinden sonra yoğunlaştığını belirtir. Maniheizm’deki ışık birer ilke 
ve felsefe bütünüdür. Bu yüzden Manihaizm’e “ışık dini” denilmiştir (Ögel 1993:I,83). Budizm’i kabul 
eden Uygurlarda da ışıkla ilgili vurgulamalar artar. Çince’den çevrilen “Altun Yaruk” adlı eser, bu 
anlamda sembolik bir değere sahiptir (Kaya 1994). 
Zerdüşt ve Maniheizm inancında ışığın ve karanlığın yüklendiği anlamlar zıtlıklar üzerinedir. 
Benzer inanışları Şaman inancı içinde görmek mümkündür. Anlam bakımından ışık olumlu, karanlık 
olumsuz çağrışımlarla yüklüdür. Budist inanışına anlatan metinlerinde gök parlak, yer karanlık; güneş 
tanrısı parlak, ay tanrısı karanlık; ateş parlak, su karanlık; er parlak, dişi karanlıktır (Esin 2001:22-23).  3
Işıkla ilgili bilgilere Kur’ân’da ve Đncil’de karşılaşılır. Peygamberlerin mucizelerinde ışık yer 
alır. Kur’ân’a göre ateş gören Musa Peygambere, Tanrı Tûr Dağında seslenir (Kur’ân 28,29-31). Konu, 
Đncil’de Sina Dağı yakınına nur inmesi ve Tanrının Musa Peygambere seslenmesi şeklindedir (Haberciler 
7:30-34). Işıkla Tanrı arasında bir bağ kurulur. 
Tasavvuftaki Vahdet-i Vücûd Teorisinde akla ışık veren Tanrının nurudur. Dayanağını 
Kur’ân’dan alan teoride nur bir ilahi ışıktır (Kur’ân 24: 35). Tanrı nuru ile yerleri ve gökleri aydınlatır 
(Banarlı 1987:115-125). 
Anadolu’da Kalenderi tarikatına mensup olanlara “Işık” denirdi. Onların yaşam biçimleri ve dış 
görünümleri Türklerin eski dinlerine kadar götürülebilir. Türklerin en eski inançları Anadolu’ya tarikat 
yoluyla taşınır. Bu tarikat mensuplarının ışık adıyla sembolleştirilmeleri söz konusudur (Ocak 6-11). 
Đslâm tarikatları arasında nur, Tanrıdan bir işaret olarak addedilir. Tekkelerde çile çekme 
sırasında ışıkla ilgili inançlarla karşılaşılır. Sultan Veled halvete girip kırk gün sonra çileden çıktığında, 
Mevlânâ oğlunun nura gark olduğunu görür. Sultan Veled halvette iken otuzuncu günde önünden dağlar 
gibi renk renk nurların geçtiğini anlatır (Eflâkî II,204). 
Geleneksel gölge oyunumuz olan Karagöz’de perde ışığı tasavvufi anlamda Tanrının nurudur. 
Perde ışığı ile bütün varlıkların nasıl tecelli olunduğu görülür. Karagöz gazellerinde perde ışığının 
tasavvufa ait yansıması açıkça anlatılır (Oral 1996:89,96,98 vd)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder