17 Ekim 2013 Perşembe

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE TÜRKLERDE DİN VE İLGİLİ BAZI MESELELERİ

Din, insanla beraber var olmuş, insanla beraber varolmakta varolacak bir 
kurumdur. İnsanlık tarihinde ne kadar gerilere gidilirse gidilsin, dini inançlardan 
yoksun bir topluma rastlanmamaktadır. Tarihi devrelerde olduğu kadar, tarih 
öncesinde de insanoğlunun bazı inançlara sahip olarak yaşadığı, yapılan ilmi 
araştırmalardan anlaşılmaktadır.1
 Eski Türklerde din; Geleneksel Türk dini ve ilişkili 
olduğu diğer dinler; Budizm, Muecesillik, Moniheizm, Hıristiyanlık, Museviliktir.2
 Türklerin çok büyük çoğunluğu Müslümandır. Keza Müslüman Türklerin , 
büyük bir bölümü Sünnidir ve Hanefi mezhebindendirler. Şafiileri de mevcuttur. 
Ayrıca önemli bir bölüm Alevi-Bektaşidir. İslamiyetin dışında Türklerin arasında halen 
varlığını sürdüren dinler Hıristiyanlı, Budizm, Musevilik ve Geleneksel Türk dinidir. 
Hıristiyanlığın daha çok Ortodoks mezhebi yaygındır. Ayrıca Katolik ve çeşitli 
Protestan mezheplerine mensup olanlar da bulunmaktadır. Musevi gruplar Karai’dir. 
Talmudist olanları da bulunmaktadır. Budizm ise daha ziyade Lamaizm şeklinde 
varlığını sürdürmektedir. Tuvaların arasında Tibet Lamaizmi ile geleneksel din birlikte 
yaşamaya devam etmektedir. Yakutlar da yüzeysel olarak Hıristiyanlaşmış olup, 
geleneksel inançlarını birçok yönleriyle devam ettirmektedirler. Sayıları çok az olan, 
Yakutların oldukça etkisinde bulunan Dolganlar da eski geleneklerini sürdürüyorlar. 
Beyaz Kalmuklar veya Dağ Kalmukları da denilen Altay Kişiler Hıristiyan Ortodoksluk, 
Tibet Lamaizmi ve geleneksel Türk dini arasında bölünmüş durumdadırlar.3
 Bir kısım 
Gregoryan inançlı Türkler ise adeta Ermeniler arasında yok olmaya terkedilmişlerdir.4
 Ben, bu kısa konuşmanın da merkezinde din-inanç olan Türklük eksenli 
konulara değineceğim. Bilinen hususlara temas etmeye çalışırken, bu konulardaki 
son gelişmelere dair kısa açıklamalar yapacağım. Bu münasebetle kısa bir din 
tanımı, Türklerin eski dinleri, günümüzde Türk dünyasının inanç dağılımı, Türk 
müslümanlığı, geleneksel Türk dini, folklorik islam gibi konularda açıklama 
yapacağım. Pir kültü gibi kültlere çağdaş oriyantalizmin verdiği önem Gagauz 
Türklerinin Türk inanç dünyasındaki önemi, Türk dünyasının inanç haritasının 
ehemmiyeti, islam ve terörizm arasında kurulmak istenen bağın mahiyeti gibi konular 
üzerinde de duracağım. 
Bizim kimliğimizin yapı taşı hoşgörüdür. Biz yaradılana yaradan için hoş gören 
bir milletiz. Bizim islam anlayışımızda kişi kalbi kıranın hakka eylediği secde değildir. 
Biz Hak için halka hizmet ederiz. Bizim inanç anlayışımızda kin, nefret, garaz, 
husumet yoktur. Bunun içindir ki, “Adımız miskindir, düşmanımız kindir” demişiz. 
Şüphesiz miskinlikle tembellik, uyuşukluk beleşçilik kastedilmemiştir. Biz komşusu aç 
iken tok yatanı bizden saymamış bir zihniyetin mensuplarıyız. Biz birlikte yaşadığımız 
halklar ve diğer adem evladı itibariyle hoşgörülü davranırken ille de soydaşımız, 
dindaşımız olması şartını aramamışız, aramayız. Biz diğer soydan ve inançtan 
insanları da yaradanın saygın eserleri olarak kabul ederiz. İnsanları incitmemiz 
anlayışı sadece din ve soy birliğimiz olan halklar için geçerli değildir. Adem evladı
olarak yaradılmış her halktan insana hizmetin Hakka hizmet olacağı inancını taşırız. 
Bizde başka soydan ve dinden inançlara karşı kibirlenmek yoktur. Aç komşumuz var 
iken tok yatamayışımız anlayışı sadece din ve soy birliğimiz olan kesimler için 
değildir. Biz bu dünyada böyle davranmak suretiyle ebedi olduğuna inandığımız öteki 
dünyamızı kazanmış olacağımıza iman ederiz. 
 Bütün Türk ellerinde kutlanan Yenigün Nevruz Bayramımız küslerin kaldırıldığı
bir bayram iken kaldırılması hedeflenen bu küslük sadece aile içi veya çok yakın 
çevre itibariyle getirilmiş bir husus değildi. Bu bayramla toplumun çeşitli kesimleri 
arasındaki barışın sağlanılması amaçlanmıştı. Bu bayramda insanların üst başları, 
ev-eşikleri, ambarları –kilerleri temizlenirken kalplerin kin, nefret, garazle dolu halde 
kirli bırakılması düşünülebilir mi? Bu bayram kalplerin de temizlenme bayramı idi. 
İsmi yeniden doğuş anlamına gelen bu bayramda sadece insanlar, hayvanlar, bitkiler 
yeniden doğmuyordu. Hayat yeniden başlarken fikirler de yeniden doğmuş olmalıydı. 
Eski fikirler de yeniden doğmalı kişi kendisine öz eleştiri getirirken eski fikirlerini 
yenilebilmeli idi. Aksi takdirde bayram anlamını yitirir, sadece bir şekil olmaktan ileri 
gidemezdi. Bu konuyu burada kesip diğer hususlara geçelim. 
Türk Müslümanlığı tanımlaması üzerinde de durulmalıdır. Esasen islam 
Allah’ın tek olan dini olup, Hz.Adem’den itibaren din anlamında bir tanedir. Hz. 
Muhammetle başlayan medeniyet anlamında islam ve ona mensup olma anlamında 
müslümanlığı da, Arap İslami, Fars İslami, Türk İslami, tevhit dini olan İslamı bölmek 
anlamına gelir ki, hiçbir makul tarafı yoktur. Hz. Muhammed bu dinin elçisi ve Kur’an-ı
Kerim de kitabıdır. 
 Ne var ki bütün dinlerde, kendisine mensup farklı milliyetten halkların daha 
evvel ki dinlerinden taşıyıp getirdikleri ve girdikleri son dinin örtüsü ile örttükleri bir 
takım inançlar vardır. Türkler de islama girmeden Muhammedi olmadan Tengricilik 
öncelikli ve ağırlıklı dinlere mensuptular. Bu inançlardan son dinlerine bir takım 
inançlar taşıdılar. Bu farklılık Türk İslamını oluşturdu. Biz Müslüman Türkler Hanif 
inançlı oluşumumuzla hamt ederiz. Alternatif inanç arayışında da değiliz. Bizim 
inancımıza rengini Allah’ın boyası vermiştir. Tanımlardan birisi budur. Ancak Türk 
islamı daha ziyade tasavvufi anlamda kullanılmaktadır. Sait Başer’in Yahya Kemal’da 
incelediği Türk islamı bu anlamda İslamın batini boyutu ile Türklük Kültür Kimliğinde 
bir kazanda mayalandırılmıştır. Merkezinde Ahmet Yesevi ve taşıyıcıları Horasan 
Erleri olan İslam bu İslam’dır.

Yahya Kemal bu konuda; 
 “Aba var, post var, meydanda er yok 
 Horasan erlerinden bir haber yok 
 Uzun yollarda durdum hiç eser yok 
 Diyar-ı Rum’a gelmiş evliyadan!”5
 derken üzerinde durduğu İslam, bu İslamdır. 
 Bu noktada gündeme töre ve kut girecektir ki, Kutatku Bilig ve Türk Atlı
Göçebe Bozkır Medeniyeti bahislerine girilmelidir. Konuyu uzatmamak adına bu 
kadarla yetiniyoruz. 
 Tengricilik, Göktengri dini veya Geleneksel Türk Dini inancı veya eski Türk 
İnanç sistemi, tepesinde Tanrının bulunduğu Ak ve Kara İyeler, Atalar Ruhu, Kam-
Şaman ve bir takım kültlerden oluşmuştu. Bu kültler Dağ, Su, Ateş, Toprak ve 
benzerleri idi. Umay Ak iyelerden iken Erlik- Karakan, Yeraltını, karanlık alemi temsil 
eden yapılanmanın başında idi. Bu sistemde yer alıp günümüz Türk İslamında bazı
izler bırakan Kültlerden birisi Atalar Kültü idi.6
 Kam-Şaman konusu ise başlı başına 
önem arzetmekteydi. Tengricilik ile Şamanizmi eş tutmak Hikmet Tanyu gibi bir çok 
otoritenin tek tanrılı olduğu üzerinde durdukları Tengricilik’i büyücülükle eş anlamda 
tutmak olur.7
 Tengricilik de din görevlisi Kam’dı. Zamanla anlam kayması olmuş, 
Şaman, Kam’ın yerine kullanılır olmuştur. Bize göre Türklük milletimizin ismi olmadan 
evvel mensup olduğumuz inancın ismi idi. Tek Tanrılı bu inanç sistemi, Tek Tanrılı
dinler kronolojisinde Türklük olarak tezahür etmişti.8
 Ayrıntısına girmeyi başka bir 
zamana bırakalım. 
 Türk heterodoksisini tanımlayan bazı kesimler bu çevrenin inançlarını eski ve 
yeni Türk inançlarının birlikteliği olarak yansıtırlar. Bu görüşe biz de büyük ölçüde 
katılmamıza rağmen eski inanç kültürümüzü sadece Alevi-Bektaşi İnançlı Türklerde 
değil, bütün Türk-İslam tarikatlarında az çok görebildiğimiz görüşünü taşıyoruz. 
Çok üzerinde durulan hususlardan birisi de folklorik islam’dır. Bazan 
Folklorumuzun mistik boyutu anlamında kullanılır. Kitabi İslam’a (Ayet ve Hadislerden 
oluşan islam) nazaran folklorik islamın kapsamına, şirk, hurafe ve bid’atların karışmış
olduğu üzerinde de durulur. Mistik folklor islam’a aykırı olmayan bir takım inanç ve 
uygulamaların folklorleşmesidir. Mevlüt okunması gibi, çok kere halk inançları olarak 
geçer. Türk halk inançları hiçbir zaman din değildir ve dine aykırı olmamaları gerekir. 
Ancak şüphesiz dinin de dışında değildir. Dine aykırı nitelik taşımamalıdır, 
kanaatindeyiz. 
 Folklorik islamın Türk –İslam alemi için günümüzde özel önemi vardır. 
İslamiyeti zaruri norm ve müesseseleri ile hayatına taşıyamamış Türk kesimleri için 
folklorik islam, misyonerlik, siyasi islam ve inançsızlık kıskacında sığınak olmuştur. 
Uzun ladini dönemden çıkmış, irticai faaliyeti önleyebilecek yapılanma imkanlarını
henüz elde edememiş Kırgızistan gibi Türk kesimleri çözümü folklorik islamda 

bulmuşlardır. Folklorik islam Türk İslamı veya Türk halk tasavvufu da denilebilecek bir 
dini yapılanma Uluğ Türkistan’da islamiyeti materyalist yönetim döneminden 
günümüze taşımıştır. Bu özelliği ile Halk tasavvufu tam anlamı ile hulul edemediği 
için oriyantalizm şapka çıkardığı bir engel ve bizim, yani Türklük için bir korunma 
alanıdır. 
 Nitekim Batı emperyalizmi günümüzde Anadolu’da Kafkasya’da Uluğ
Türkistan’da Pir kültünü incelemektedir. Bununla amacı Türk insanının halk 
kahraman tipini tespit etmektir. Türklerde inançlı geniş halk kitlelerinin nasıl liderler 
seçtiğini öğrenmektir. Bunun sırrına vakıf olur iseniz. Bu kült etrafında oluşan 
müesseseyi yıkabilir veya sahte şeyhlerle toplumu bölebilir veya ayaklandırabilirsiniz. 
Türkiye ve diğer Türk kesimlerinde bunun örneklerini biliyoruz. 
 Gagauzların ve diğer Hıristiyan Türk kesimlerin dini çalışmaları itibariyle özel 
önemleri vardır. Türklerin eski dini denilirken bir tek dine mensup olmadıklarını
belirttik. Bu dinlere mensup Türklerin günümüzde de mevcut olduklarını açıkladık. 
Türklerin ilk inanç şeklinin muhtemelen Tengricilik olduğunu da söyledik. Bu noktada 
üzerinde durulacak husus Türklerin ilk dinleri ile yaygın anlamda son dinleri olan 
islamiyet arasında geçirdikleri serüvendeki kronojidir. Bize göre, Tengricilikten 
İslamiyete geçenler olabildiği gibi bir kısmı ara süreç olarak Musevi veya İsevi de 
oldular. Belki bir kısmı her iki dine de hatta Zardüşizme falan girenlerde olup 
sonradan Muhammedi oldular. Bu açıklamanın şu önemi vardır. Günümüzde 
yaşamakta olan halk inançlarından yola çıkarak, Türklerdeki dini tabakalaşma 
irdelenecek olur ise, geriye sayışta Gagauzlar gibi Ortodoks Türkler Türk inanç 
sürecinin son ve ilk günlerinin adeta orta yerlerindedir. Metodik bir irdelemede 
Gagauz halk inançları bu itibarla çok önemlidir. Türk halklarının inanç haritası
çıkarılmadan inancın kültürel bir köprü olduğunu izah çok zorlaşır. 
 Türk dünyasının bugünkü durum itibariyle inanç haritası tabakalaşma itibariyle 
çıkarılacak ise, Sibirya Türkleri kuzeyi ve güneyi ile Uluğ Türkistan’ın daha ziyade 
kuzey bölgesi Kırgızistan bir kısmı ile Ural-İdil Türklüğü bir grup oluşturabilir. Türk 
dünyasının her kesiminde görülmekle beraber eski Türk Tengriciliğin izleri buralarda 
daha barizdir. Özbekistan, Türkmenistan, Karakalpakistan, Tacikistan, Afganistan bir 
bölümü İran ve Azerbaycan nihayet Doğu Anadolu Türklüğünden İslam algılayışı
ortak özellik arzeder ve Zerdüşizmin izlerini daha fazla taşır. İran, Azerbaycan bir 
kısmı ile Irak ve bir kısmı ile Dağıstan Türklüğü Şii-Caferi İslam karakteri de taşır. 
Kafkasya Kırım, bir kısmı ile Suriye ve Irak, Kıbrıs, Batı Trakya ve Balkan Türklüğü, 
Osmanlı İslamı denilebilecek bir karakter arzeder. Bu tespitler şüphesiz yüzeyseldir. 
Bir fikir vermek adına irdelenilmek üzere açıklanmaktadır. Uygulanılacak stratejiler 
itibariyle anti-emperyalist tutumlar adına önemlidirler. 
 2004 yılı sonları itibariyle islamiyet ile terörizm birlikte telaffuz edilmektedir. 
Şüphesiz bu sadece cahillik veya maksatlılıkla izah edilemez. Bu arayışın 
derinliklerinde stratejik bir amacı vardır. İslamın Türkler dahil birçok ülkenin kültürel 
kimliğinde belirleyici bir payı vardır. Dünya egemenliğinde kimliklerine, kültürel 
değerlerine sahip çıkan halkların engel oluşturmasını gidermek için geliştirilmiş bir 
psikolojik harekettir. Ayrıntısına girmek konuyu çok uzatacaktır. Şüphesiz vermek 
istediğimiz mesajya islam adına katliam yapanlara savunuculuk yapmak değildir. 
İslamı savunma adına cinayet işlemek kadar, cihat ile terörü bir arada mütalaa 
etmek “cihatçı terör” gibi mantığı olmayan terminoloji üretmek de stratejik amaçlıdır. 

İslamın Hazreti Ademden beri var olan dinin genel adı olduğunu belirtmiştik. 
Bir Muhammedi Türk ile İsevi Türkün farkı ilki “lailahe illallah Muhammeden 
resüllallah” derken mesela Gagauz Türkü “lailahe illaallah İseyi resüllallah “ Musevi 
Türk ise mesela Karay Türkü “ lailahe illellah Musai resullah” der. Muhammedi İslam 
Türk, Amentüye ki, o imanın şartlarını içerir inanırken; Allah’ın resülleri ile onlara 
gönderilen kitaplara da iman ettiğini açıklamış olur. Müslümanlıkta “senin dinin sana 
benim dinim bana” denilmişken Allah peygamberi Hz. Muhammed’e bile sadece 
tebligatı emretmiştir. Böyle bir dinde din adına terörün aranması ancak bir stratejik 
amaç içermiş olabilir. Daha fazla uzatmak zamanı çok aşmış olmaya yol açacaktır. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder