Kelime olarak mit, Yunancadaki “Mythos” kelimesinden gelmektedir. Mythos, söylenen veya duyulan
söz, masal, öykü, efsane anlamları nı taşı maktadı r. Mythos, tarihi değ eri olmayan söylenti, uydurma, boş ve gülün. masal olarak tanı mlanı r. Diğ er taraftan “epos”; ölçülü ve dengeli söz olup tanrı nı n insana
armağandır. “Logos” gerçeğin insan gözüyle g.rülmesi, doğruların keşfi, bilme giden yol olarak ifade
edilmektedir. Bu durumda mit söylenen söz; logos ise bilimin keşfi olarak alınanca birbirinden farklı iki
teşekkülün birlikteliği söz konusudur. Bu birliktelik mitin baskın olduğu mecrada devam edip gitmiştir.
Öte yandan antik dönemin matematik ve doğa bilimcileri mitin sınırlarının tamamen dışında logosun
hakim olduğu prensiplere bağlı kalarak eserler vermişlerdir. Bilindiği gibi mitoloji s.zlü kültürün en
önemli unsurlarından biridir. Dolayısıyla mitoloji söylenen sözün kişiden kişiye, nesilden nesile
aktarılmasıyla neşet ettiği kadar başkalaşıma da uğramıştır. Böylece kelimelerden başlayarak temaya
kadar her şey değişmiş ve başka değişik versiyonlara dönüşmüştür.
Çoğ u zaman kavramları n birinin diğ erinin yerinde kullanıldığı olmuştur. Mit, efsane, destan, usture,
masal gibi kavramalar biri diğ erinin yerine kullanı lmış tı r. Görülüyor ki terimler kullanılırken genellikle
karıştırıldığı , hatta içinden çıkılmaz bir hâl aldığı olmuş tur. Buradaki en önemli etken kelimelerin faklı
dillerdeki ifadelerinin birlikteliğ i olarak ortaya çı kmaktadı r. Farklı dillerle zenginleş en kavramlar yumağı
zaman zaman kargaş anı n sebebi durumundadır. Farklı kültür çevreleri de bu algı lama biçimindeki
çeşitliliğ in sebepleri arasındadır.
Mit, daha çok doğa ve doğaüstü varlıkların yaradılışını konu alır. Yani, bir anlamda mit, yaradılışın
öyküsüdür. Yaradılış ve doğa içindeki mücadele ve insanlığın kazandığı deneyimler olarak
görülmektedir. Mitlerde genelde doğaüstü varlıklar veya tanrılar görevlendirilmektedir. Bu mitler
sayesinde insanın içinde bulunduğu ve onu sınırlayan tabiat ve âlemin anlamlandırılmasıyla insanların şüpheleri geçici de olsa manasını bulmuş oluyordu. Böylece şüpheler giderilmiş ve insanı meşgul eden harici unsurlar etkisiz hale getirilmiş oluyordu.
Mitler büyük oranda aktarma iş emiyle ortaya çıkmıştır. Aktarım eyleminin öznesinde insan
olduğundan her defasında kendi süjesinden birikintiler dahil etmiştir. Her aktarımla beraber yeniliklerle
kendi içinde hayat bulmuştur. Aktarma iş inde abartılar, eklemeler, çıkarmalar yapılmak suretiyle
değişikliklere imkan sağlanmış oluyordu. Mitleri besleyen önemli kaynaklardan biri abartı unsuru
olmu tur. Bu sayede mitler daha çekici ve cazibe kaynağı haline gelmiştir.
Mitlerin yaradılışla ilgili boyutu hayatı ş ekillendiren unsurlar arasındadır. Âlemin yaratılışı , insan
davranışlarnın kazandırılması , kurumların teşekkülü belli gelişimin sonucu olduğuna göre, bunların
şekillenişinde mitler, ilk veya başlangı ç olarak kabul edilirler
Mitler konu bakımından âlemin yaradılışı , insanların yaradılışı , hayvanlar ve bitkilerin geçmişini
sorgulamaktadır. Sorgulama, mitoloji ve kozmogoni bağlamında ele alınmaktadır. Genel ifadesi ile
kozmogoni, Evren + doğum demektir. Anlam açısından ele aldığımız zaman, daha çok bilimsel olmayan ve mitsel bilgilerle karşı laşı rı z. Bu ifade, çoğ unlukla efsanelerin gizemi içinde .rtülü kalmış ve“yaratı lış ” efsaneleri ya da olayları ile tarif edilmiş tir. Bu tanı mla, doğ rudan meseleyi ifade eder tarzdaolmasa bile, beş eri ve nesnel dünyayı yorumlayarak, nedensellik iş levlerine yanı t verilmiş tir. Örneğ in Budurum, Altay yaratı lış efsanesindeki Tanrı (Ülgen) ile İ nsanoğ lu (Erlik)nu tasvir eden düalist prensip ile değer bulur. Altay yaratı lış efsanesi diğ er Türk yaratı lış efsanelerinden biraz ayrı larak, evrenin yaratılışında sadece iki varlı k üzerinde yoğ unlaş mış tı r. Her ne kadar bu varlı klar tanrı sal sı fatlara sahip olsalar bile, birinin iyiliği (Ülgen) diğ erinin kötülüğü (Erlik) temsil etmesiyle birlikte; daha çok beşeri manadaki iki zıt etik prensibin birlikte telakki edilmesine işaret eder.
Mitlerin içeriğinde algılanabilir âlemin önemli bir parçasını oluşturan göksel unsurlara görevler
verilmiş veya onlar beşeri dünyanın bir parçası olarak görevlendirilmiştir. Örneğ in Tao, gökyüzü ve
yeryüzünü birleş tirerek yeryüzüne eşit oranda su damlacıklarını insanların hizmetine göndermiş ti.
Böylece, tabiattaki bütün flora ve fauna bu damlalardan hayat bulmuş tu.
Mitlerin konularını tabiat ve âlem oluşturmaktadır. Sumer mitolojisinde evren-doğ um (kozmogoni)
olayı üç aş amalı olarak; “evrenin menşei”, “evrenin düzene konması ” ve “insanı n yaratı lması ” şeklinde gerçekleşir. Evrenin menşei, diğer mitolojilerde de alışılageldiği üzere, suyun bir varyantı durumundaki deniz veya okyanus betimlemesi ile başlar, canlıların yaratılması ile devam eder ve gökyüzünün tekamülü ile birlikte evrenin düzen bulmasıyla son bulur.
Mitlerde tanrı ve yarı tanrı unsurları görev alır. Hesiodos’a göre, Grek kozmogonisinde herşeyden
evvel kaos mevcut idi. Daha sonra, “Gaia” kiş ileş tirilen kara parçasının yerini almıştır. Bundan sonra
silsileler halinde, Eros (canlı ları n elini ayağı nı çözen, insanları n akı lları nı başı ndan alan), Uranos vb. tanrıların yaratı lması gerçekleş ir.
İnsanlık, mitler sayesinde nesnelerin kökenini bilir ve onu şekillendirmek suretiyle ona egemen olduğunu ortaya koymuş tur.
Mitlerin ortaya koyduğ u konular gerçek ve kutsal olarak kabul g.rür ki bunları oluş umunda doğ aüstü
varlı klar egemen ise kutsallığı pekişmiş demektir.
Mitlerin uygarlığın gelişmesinekatkı sağladığı kabul edilir. Özellikle nesnelerin şekillenişi ve
bunların ilk örnekleri ile gelişen numuneler arasında bağlantı kurmak mümkündür. Pratik bilgiden daha
karmaşık bulgulara gidişte kılavuzluk etmektedir.
Mitler bilgi dışı , pratikle denetlenemez inanç alanlarının kapsamında değerlendirildiği için söz ile
sınırlı kalmaktadır. Bu yönüyle kadim kültürün günümüze intikal eden boyutunu oluşturmaktadır.
Uygulama ve pratiğe aktarma imkanından uzaktır. Ama nostalji unsuru olarak benlikteki yerini
korumuştur.
Her ne kadar kavramlardan biri diğ erinin yerini almış olsa da mitler daha çok âlemle ilgili yaradı lış
tarzı konuları ele alarak öncelikli konulara yönelmiş tir. Diğ erleri ise daha çok kahramanlı k gibi toplumu
teş kil edecek sosyal meselelere yönelmiş lerdir. Mitlerin kutsallığı efsane ve diğ erlerine göre daha ağır
basmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder