Tanrı Ülgen biri ak, diğeri kara taşla gelerek ateşin nasıl yakılacağını öğretmiştir (Uraz 165-166).
Altaylıların ateşe karşı söyledikleri dualar arasında “güneş ve aydan ayrılmışsın” denir ve ateş kutlu kabul
edilir. Bu yüzden ateşe tükürmek, ateşi su ile söndürmek yasaktır. Ateş falına bakmak, Tanrı buyruğu
veya gelecek hakkında bilgi edinmek anlamına gelir. Ateşin aydınlatıcı oluşu, karanlıklara ve karanlığın
güçlerine (kötü ruhlara) karşı temizlenme anlayışını da beraberinde getirir. Ateşle kötülükler kovulmuş
olunur. Ateşe saçı serpmek ışığının kutsallığıyla ve tanrısal yapısıyla ilgilidir (Đnan 1995:59,67-68).
Eski Türklerde âyinlerde kurbanlar sunulur ve daha sonra bu kurbanların yakıldığı görülür.
Kurbanın ateşin yalazlarıyla birlikte gök katına çıkacağına ve ışıklı dünyadaki gök tanrıya ulaşacağına
inanılır (Esin 2001:147). Moğollar çocukken ölmüş olan kız ve erkek çocukları için benzer bir uygulama
yaparlar. Yaşamış olsalardı evlenme çağlarında olacaklardı dedikleri zamanda, biri kız diğeri erkek
çocuklarının gıyabında nikâh kıyar ve nikâh belgesini ateşte yakarlar. Yanan belgenin (ateşin) yükselerek
onlara kavuşacağına inanırlar. Kendileri de düğün yaparlar (Rox 2001:393).
Bazı Türk topluluklarının ateşe tapındığı bilgisi doğru değildir (Ligeti 1986:88). Ateş, Gök
Tanrının ışıklı kutsallığını ve onun ışıklı temizleyiciliğini yansıtır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder