19 Ekim 2013 Cumartesi

HALK İNANIŞLARINDA IŞIK

Türk mitolojisinden, destanlarından, efsanelerinden sonra halk inanışlarında ışık kutsallık 
âlameti olarak addedilir. Işık gökten yani, Tanrı katından gelir. Bahşedilmiş ışık, Tanrısaldır. Kutsal ışık, 
kahramanların veya ulu kişilerin doğumları sırasında veya bebekliklerinde, günlük yaşamlarında veya 
ölümlerinden sonra da görülür. Işık üzerine konan her şeyi kutsal yapar. Bu yönüyle ışık “kut” sayılır. 
Altın ışık dağa, taşa, insana, dokunabilir. Dokunduklarını kutsallaştırır. Kutun değdiği kişi veya nesnelere 
saygı gösterilir, onlara ibadet edilir (Gökalp 1974:40). 
 Hakas Türklerine ait Altın Arığ Destanı’nda yıldız kayması demek bir kişinin ölümü anlamına 
gelir (Çobanoğlu 2003:149). Bu inanış Türkiye’de ve Irak Türkmenlerinde de aynı anlama gelir. Işığın 
sönmesi yaşamın sönmesi demektir (Paşayev, 40). 
Çorum’un Sungurlu ilçesinin Karakaya köyünde, çocuk yaşta ölen birinin cenazenin toprağa 
konulduğu an, güneşin doğduğuna, mezara toprağın atıldığında güneşin kaybolduğuna inanılır. Başka bir 
cenaze töreninde ölü mezara konduktan sonra, hava bozar, güneş çekilir ve yağmur başlar (Apaydın, 
Döne). 
Güney Amerika Kızılderililerinde, Eski Hindularda ve Sibirya Türklerinde güneşten hamile 
kalmalar söz konusudur. Sibirya Türklerinde, evliliğin ertesi sabahı gelinin hamile kalabilmesinin en 
güvenli yolu, doğmakta olan güneş ışınlarına göstermektir (Frazer II,220). 
 Yakut Türklerinde, yıldırım düştüğünde çeşitli madeni eşyalara vurularak sesler çıkarılır. Gökten 
gelen yıldırım ilahî bir anlam taşır. Uygurlar göğe ok atalar. Bununla “Tanrının mesajını karşılama” söz 
konusudur. (Ögel 1995:II,290). 
 Ebu Dülef’in anlattığına göre, Oğuzlar gök kuşağı gördüklerinde şenlikler yapar, güneşin battığı 
tarafa doğru ibadet ederler. Kırgızlar ise, ışığın kendi kendine sönmesini beklerler (Şeşen 1974:88). 
Işıkla ilgili inanışlar, halk arasında devam ettirilmektedir. Bunlardan bazıları şöyledir: Sabah 
erkenden güneş ışığı vurmadan kalkılması gerektiğine inanılır. Güneş ışığı Tanrının yeryüzüne inen nuru 
olarak kabul edilir. Türkiye’de değişik şehirlerde güneş ışığının değdiği ilk yer kutlu olarak addedilir. 
Erzurum’da, Sarıkamış’ta, Malatya’da güneşin ilk ışıklarında evin, dükkanın kapısı, eve veya dükkâna 
uğur bereket girsin diye açılır (Kalafat 1995: 38). 
 Eski Türklerde güneş ve ay tutulması, ışığın kötü ruhlarla mücadele etmesi anlamına gelir. Işıklı 
dünyanın nesneleri olan ay ve güneş, kötü ruhlar tarafından tutulur yani yakalanır. Aydınlığa yardımcı 
olmak için, insanlar bağırır, teneke çalar veya tüfek atar. Böylece ışıklı âleme yardımcı olunur (Đnan 
1995:29). 
Irak Türkmenlerinde, Zerdüşlükten kaldığına inanılan ışık ve karanlık mücadelesi, gece ve 
gündüzün oluşumu şeklinde açıklanır. Işığın mücadelesini desteklemek için, gece aynaya bakılmaz, 
akşam vakti ev süpürülmez, güneşin batımına yakın zamanda çalışılmaz. Aksi davranışların uğursuzluk 
getireceğine inanılır (Paşayev :49). Irak Türkmenlerinde, dünyanın iyi ve kötü ruhlar üzerine kurulduğuna 
inanılır. Azerbaycan’da ve Irak Türkmenlerinde güneş, ay ve yıldız iyi ruhlardır. Ay ve güneş tutulması, 
iyilere kötülerin musallat olması anlamına gelir. Dev, ay nineyi; güneş nineyi tutmuş denir. Açık ve  11
kapalı mekânlarda yaygara koparılır, teneke çalınır, silah atılır. Böylece karanlığa karşı, ışık âlemine 
yardımcı olunur (Paşayev: 51). 
 Erzurum’da, hastalıklı veya cılız çocukları olan anneler, gece aya bakıp: “Ya al, ya ver” diye 
yakarırlar. Bunun sonunda çocuklarının ya sağlığına kavuşacağına ya da öleceğine inanırlar (Kalafat 
1995:39). 
Türkiye’de pek çok yerde ay ve güneş tutulması, yıldız kayması ölümün ön belirtileri olarak 
kabul edilir (Önal, 1998, 245). 
Halk arasında ışık, ad vermelere de yansır. Işık adı ile başlayan adlandırmalar ay, gün, yıldız ile 
zengin bir göksel birikim oluşturur (Mitolojiler Sözlüğü I,379). 
 Ak renkle ilgili inanış ve adlandırmalar olumlu çağrışımlarla yüklüdür. Şaman, Tanrıya ak veya 
alaca renklerde kurbanlar sunar (Eliade 1999:20). Ak ve kara Şamanlar arasında ak şaman daha 
makbuldür (Eliade 1999:222). Destanlarda “Ak Dağ” geçer. “Ak Boz” at kahramanın atıdır. Ak deniz, 
Altın Arığ, Ay Çarığ Han gibi adlandırmalar aynı anlayışın devamı niteliğindedir (Çobanoğlu 2003:142-
154). 
 Yine Irak Türkmenlerinde, horozun ötüşü ile, günün ağarması, ışığın karanlığı yenmesi anlamına 
gelir (Paşayev, 49). Horozun ötmesi âdeta sihirli bir ötüştür, ışığın karanlığı yendiğini haber verir. Horoz 
ötüşü ile cinler, kötü ruhlar ortadan kaybolur. Eğer kaybolmazlarsa onların ışıklı dünyada canlı 
kalamayacaklarına inanılır (Önal 2003:233-284). 
Ölüm âdetlerinde cenazenin yıkandığı yerde kırk gün mum yakılır. Ölenin evinde yedi gün ışık 
yakılır. Eğer ilk kırk gün evin etrafında ruh ışık görürse, ruhun sevindiğine inanılır. Türkiye’de kimi 
yerde ölenin mezarını başında, kimi yerde ölenin yıkandığı yerde ateş yakılır (Önal 1998:268-269). 
Nevruz zamanı gerçekleştirilen (Mart ayının ilk çarşambası) “Kara Çarşamba” âdetinde erkekler 
yüzlerine kara sürüp bir su kıyısında yüzlerini yıkarlar (Çay 141). Su kültü ile ilgili gelenek, aynı 
zamanda karanlıktan aydınlığa çıkışı temsil eder. 
Işık yaşamın güvencesidir. Đnsanlar ışığa sahip çıkarlarken karanlık onlar için ötekidir. Ötekinin 
içinde kötülükler saklıdır. “Gün gibi aşikâr,” “Gece gebedir,” “Gece bir, Gezen bin” veya “Gecenin karnı 
büyüktür, ne doğuracağı bilinmez,” gibi atasözleri gece ile gündüz hakkında toplum tavrını ortaya 
koymaktadır. Halk inanmalarında geceleri tekin değildir. Cin, şeytan, peri, birtakım kötü ruhlar (Alkarısı, 
Al, Albasması vs) geceleri gözükür. 
Halk arasında “gözün aydın” alkışının karşıtı olan “közün kör olsun” kargışı, günlük 
kullanımdaki ışık imajı ile ilgilidir. Alkış kelimesinin ak kökünden, kargış kelimesinin kara kökünden 
geldiğini söylemeliyiz. Alkışlar yani dualar her zaman olumlu temenniler iken, kargışlar yani beddualar 
olumsuz cümlelerden oluşur. “Ak gün ağartır, kara gün karartır,” atasözünde belirtildiği üzere ak kelimesi 
aydınlık, ışık gibi olumlu anlamlarla yüklenmiştir. Ak süt, ak alın, ak yüz gibi örnekler çoğaltılabilir. 
Kara ise çoğunlukla olumsuzluğun simgesidir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder