20 Ekim 2013 Pazar

BÜTÜN YÖNLERİYLE DEDE KORKUT , YAPILAN ÇALIŞMALAR, VE ÖZELLİKLERİ


DEDE KORKUT,
Dresden nüshası :1859 yılında almanyanın dresden şehrinde bulunmuştur,ilk keşfeden kişi fleisherdir , bu kişi sadece bulmuştur, bilim dünyasına tanıtan ise van diez dir. bu nüshada mukaddime ile 12 hikaye vardır,5 sayfalık giriş bulunur,
bu nüshanın adı , kitabı dedem korkut, lisanı tarifei oğuzandır,
Vatikan nüshası,bu nüsha vatikan papalık kütüphanesinde bulunur,bu nüsha ilk olarak 1950 yılında italyan ettore rossi tarafından bulunmuştur,1952 yılında da  yayımlamıştır,eksik nüsha olarak adlandırılır, 6 hikaye bulunur,
bu nüshanın adı hikayeti oğuznamei kazan bey ve gayridir,bu nüsha nesir şeklinde yazılmıştır,mükaddime bölümü eksiktir,günümüzde fahrettin kızıloğlu, semih tezcan,saim sakaoğlu,muharrem erginden sonra kitap yayımlayan isimler olmuştur,makale olarak,dursun yıldırım,pertev naili boratav,ali duymaz,fuzuli bayat , mehmet aça vb,
TÜRKLERDE DEDE KORKUT İLE İLGİLENENLER,
1,1916 yılında kilisli muharrem rıfat arap harfleriyle yayımladı,bu nüshayı gerçek nüsha sanmıştır, ancak gerçek nüshanın fotokopisidir,
2,orhan şaik gökyay, bu araştırmacı da aynı nüsha üzerindeki çalışmayı yayımlamıştır,orhan şaik gökyay bu nüshayı dil ve halk bilimi bakımından incelemiştir, bu iki nüsha kusurlu olarak kabul edilir,
3,1958 yılında muharrem ergin ,orjinal nüsha üzerinde araştırma yapmış, hem vatikan hem dresdenden çalışmıştır, bu çalışmalarını 2 cilt halinde yayımlamıştır,

KİTAPLA İLGİLİ ÖZELLİKLER,
1,nüshaların üzerinde tarih ve yazar ismi yoktur,15. yüz yılın ikinci yarısında yazıldığı tahmin ediliyor,
2,özeliikle doğu anadolu,kuzey doğu anadolu ve azerbeycan dolaylarına yer verilmiş, oğuzların mücadeleleri,savaşları, ve yaşam tarzlarıyla ilgili bilgiler anlatılmaktadır,orta asyadan dağ ve ırmak isimleri, kitapta geçtiğine göre hikayenin teşekkül etme dönemi 9. yüzyılda başlar ve 14. yüzyılda sona erer,
,
YAZAR İLE İLGİLİ 3 İDDAA,
1,yazar ozandır,
2,yazar sözlü geleneğe merak duyan bir kişidir,folklor araştırmacısı gibi derlemeler yapmıştır,
3,kayıp bir nüsha vardı, bu nüshayı yazar kopya etti ve, biz bugün o kopyaya ulaştık, bu iddaya desteğimiz ise , devedainin reşidüddin oğuznamesinde yazdığı bilgilerdir,
HİKAYELERİN KONUSU,
  •  Hikayelerin ikisinde  oğuzların kendi aralarındaki mücadeleler anlatılır, bunlar oğuz ve taş oğuz , dirse han oğlu boğaç handır. diğer sekizi ise oğuzun dış düşmanlara karşı mücadelelerini konu edinmiştir.bu düşmanlar , trabzonlular, abazalar, rumlar ve benzeri. bu düşmanların en başı şögli melikdir, onun dışındaki düşmanlar , kara aslan melik, kara tüker melik, boğaçuk melik, direk tekin ve benzeri., düşman isimlerinide türkçeleştirmişlerdir.

ESKİ KLASİKLERLE KONU YÖNÜNDEN BENZERLİK TAŞIYAN 3 HİKAYE VARDIR,
1,tepegöz , homerosun odyse destanında geçen kiklop ile benzer özellikler taşır. bu benzerlik etkilenme değilde , benzer durumlarda benzer eserler çıkmasıdır,
2,deli dumrul , oripidesin alkastis tirajedisine birebir benzemektedir,
3,bamsı beyrek, kıssa-i yusuf anlatmasıyla bamsı beyrek hikayesi benzer,

bu benzerlikleri , diğerine etkisi şeklinde yorumlamak doğru olmaz, aksine birbirine komşu halklar arasından doğan destan motiflerinin,türk ,grek ve arap dillerinde ayrı ayrı işlendiklerini düşünmek daha doğru olacaktır,

dede korkut anlatmaları destandan halk hikayesine geçişi gösteren önemli bir göstergeydi,

HİKAYELERDEKİ TİPLER,
dede korkut hikayelerinde karşımıza çıkan tipler,genel olarak insan ölçülerinin üstünde , destani özellikler taşımaktadır, bu tipleri özelliklerine göre üçe ayırabiliriz,
1,bilge tipi hikayelerde dede korkut, dedem korkut, korkut ata, dede sultan ve dede adlarıyla anılan bu ozanın yaşamına ilişkin elde kesin bilgiler yoktur,bu kişi tarihi olmaktan ziyade efsanevi bir kişidir, oğuz beylerine akıl veren , onlara yol gösteren,toplumdaki sorunları çözen,aksakallı, aksaçlı, bilgili, tecrübeli biridir,gerek duyduğunda keramet gösteren bir veli konumundadır, bu tipte hem şamanlığı, hem de evliyalığı görüyoruz,

dede korkut , oğuz kavminin akıl hocasıdır, kavmin bütün müşkülünü çözer , toplum içinde güzel hikmetli sözler söylemek, hikayeler anlatmak,insanlar için tanrıdan yardım istemek , kötüler için beddua etmek, onun görevidir, dede korkut statü bakımından , oğuz hiyerarşisine dahil değildir,bu özellikleri dışında , üç görevi daha  vardır, bilicilik (gelecekle ilgili tahminlerde bulunma) ,ad koyucusu , olağanüstü güçlere sahip olmak,

2,alp tipi, hikayelerdeki asıl kahramanlar , üzerinde durulan , ayrıntılı bir şekilde ortaya konulan kişilerdir ve bu kişiler alp tipinin özelliklerini taşırlar,bu kişiler ya asıl kahramanlar, ya da oğuzun ileri gelen beyleridir, sahip oldukları özellikler , olağanüstü , destansı özelliklerdir,bu kahramanların yemeleri , içmeleri, uyumaları, savaştaki kahramanlıkları, bir destan kahramanının özelliğini taşır, mesela kazan bey, basat, boğaç, kanturalı,

3, kadın tipi, dede korkut hikayelerinde kadın önemli bir yer tutar, kadın bir güzellik sembolü olmasının yanında , sosyal hayat içinde erkeğin yanında, onun eşi ve ortağı olarak yer alır, kadın sosyal hayat içinde  düşüncesi alınan, eş seçiminde özgür, vefa duygusu gelişmiş bir anne, iffet sahibi , saygı duyulan birisidir, bunların yanında , kadın alp tipine benzer şekilde  kılıç kullanır, ata biner ve erkeklerle güreşir, örnek , banı çiçek, sercem hatun, kazan beyin karısı,

HİKAYELERDE MEKAN ,
Dede korkut hikayelerinde anlatılan olaylar , doğu ve kuzey doğu anadolu ile kuzey azerbaycan genel adı altında , kars , pasinler, bayburt ve trabzonun adı geçer,hikayelerde ,hareket alanı dışında,bazı yerler şunlardır, istanbul, mekke,medine, şam ve türkistandır,diğer yandan orta asyadaki bazı diğer dağ isimleri geçmektedir,düşman ülkeler  gürcü, abaza,trabzon ve rum ülkeleri kafir ülkeler olarak adlandırılmıştır,

hikayerlerde tabiat önemli bir yer tutar,bu tabiat canlı bir tabiattır,yani akarsular, sisli uçurumlar, dağlar, yeşil çimenler ile canlı ve hareketli tasvir yapılmıştır,

HİKAYELERDE ZAMAN,
oğuzların hikayelerdeki coğrafi alana gelişi, selçuklularla birlikte onbirinci yüzyıldan itibaren olmuştur,bu hikayelerin esası ise , oğuzların anadoluya gelmeden önceki hayatlarıyla ilgilidir,bu dönem dokuzuncu ve onbirinci yüzyıl arasını kapsar,

SOSYAL  YAPI,
hikayerlerde toplumun başında hanlar hanı olarak adlandırılan , bayındır han vardır, bayındır hanın üç görevi vardır, birincisi akın izni verir, ikincisi, kurultayı toplar ve son olarak yılda bir defa büyük bir toy verir, 

mevki bakımından bayındır handan sonra kazan beyi gelmektedir ve bazı durumlarda bütün oğuz beylerı ona tabi olur,kazandan sonra aruz kara gelmektedir,her beyin bir divanı vardır,her beyin yeri statüye göre belirlenir,

sancak beylerinin sayısı yirmi dörttür, beyler ziyafet vereceği zaman, çadır ve otağlar kurulur, bu toplantılarda hangi beyin nereye oturacağı önceden bellidir,
bu yönden hiyerarşik bir toplum yapısı vardır,hikayelerde en önem verilen şey kahramanlıktır, kahramanların yanında boy , aile fertleri ve iki sevgili arasındaki bağlılık yaşatılan ve savunulan değerlerdir, aile çok sağlam bir durumdadır, esas olarak monogami ( tek eşlilik)  ve egzogami ( dış evlilik) vardır,hikayelerdeki aile yapısı demokratik esaslar üzerine oturtulmuştur, baba ve anne gibi çocuklarda kararlarda söz sahibidir,ahlak çok kuvvetlidir,yalan nedir bilinmez, namus için can verilir, hikayelerdeki yaşam  göçebe yaşam biçimidir, geçimlerini , hayvancılık ,avcılık ve yağma ile sağlarlar,

DİL VE ÜSLUP,
  •  hikayeler şekil açısından destan ile halk hikayesinin özelliklerini gösterir. nazım- nesir karışıktır, olayların anlatısında , seslenme ve konuşmalarda nazım kullanılır,nesir kısımları şiirseldir,ahenk unsurları , seciler , tekrar ve aliterasyonlarla sağlanmıştır,bu durumun kaynağı olarak hikayelerin eskiden oluşmuş bir oğuz destanından ayrılması ve ,zamanla bağımsız hikayeler haline gelmesidir,


  •  nazım bölümlerinde yarım kafiye kullanılmıştır,vezin yoktur, serbest nazmın başarılı örneğidir, dede korkut türkçesi, onbeşinci yüzyıl türkçesinin vardığı en üst noktadır,mecaz, cinas, kafiyeler, kısa güçlü ata sözü karakteri taşıyan cümleler kullanılmıştır,kafiyeler ve seciler,iç kafiye ve redifle güçlendirilmiş ve, bol miktarda sıfat kullanılmıştır,
  • üslupta belli bir sanatçının ifadelerini bulmak mümkün değildir,hemen hemen bütün hikayelerde türk milletinin çağlarboyunca geliştirdiği,anlatı geleneğinin özelliği görülür,,hikayeler oğuzcanın kolu olan azeri şivesine dahil edilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder