17 Ekim 2013 Perşembe

KUT - KUTSAL

Kutsal Kutsal kelimesi, ‘kut’ kelimesine “-sel-sal” eklenerek oluşturulmuş bir kelimedir. “Kut” ise eski Türkçede fırsat, hayır, bereket anlamındadır. Kutsal kelimesi Türk Dil Kurumu’nun yayımladığı Türkçe Sözlük’te “tapınılacak, yolunda can verilecek mukaddes vaya karşı ç ıkılmaması gereken, Tanrıya adanmış olan, Tanrısal içerikli olan” şeklinde tarif edilmektedir. Bu tanım bir anlamda Arapçadaki “mukaddes”kelimesiyle örtüşmektedir. Güçlü dini saygı uyandıran veya uyandırması beklenen kutsi ve mukaddes olan, dokunulmaması gereken, üstünde ısrarla titrenilmesi gereken değerlerdir. Felsefi anlamda tanrıya adanmış veya tanrısal olandır. İnsanlığın manevi bağlamda değer verdiği, koruduğu; dini görüş ve inançlardır.  
Daha geniş bilgi almak için S. Veyis Örnek’in “Budunbilim Terimler Sözlüğü, Ankara” (1973) kitabını okuyabilirsiniz.
Kut Kut/Kud kökünden türemiş olup “temizlik” anlamına geldiği kabul edilir. Farsça Hüda kelimesinin dönüşmüş biçimi olduğu öne sürülse de aslı Türkçe “kut” (kutsallık, kutluluk) kökünden türemiştir. Eski Türk idari sisteminde “kut” siyasi güç, iktidar, bereket, hayır  demektir. Bu güç hanedan üyelerine de Tanrı tarafından bahşedilmiştir. Babadan oğula kan yoluyla geçer. Bu kanın kutsallığı Orta Asya Türk Devletlerinden Osmanlı Devletine kadar devlet geleneğinin hepsinde mevcuttur. Ayrıca yine kut anlayışı nedeniyle Devlet, tüm Türk devletlerinde hükümdar ailesinin ortak malı sayılırdı. Taht kavgalarının da temelinde tüm hanedan üyelerinde bu kut yetkisinin bulunmasıdır.
Türk Hükümdar tipi Karizmatik Hükümdarlık tipine girer. Bu anlayışa göre yönetme yetkisi gelenek ya da kanunlardan değil doğrudan doğruya Tanrı’nın kendisinden gelen ve yönetici hanedana verilen doğaüstü niteliklerden kaynaklanır. Bu anlayışı kabul etmiş bulunan halk, hükümdara bu yetkinin Tanrı tarafından verildiğini kabul eder ve onun verdiği her buyruğa uyar, çıkardığı kanunlara istisnasız riayet ederdi.
Kut anlayışı sebebiyle hükümdar adil olmak zorundadır. Zira kendine bahşedilen ilahi kutun sonucu olarak adaletin merkezi ve hukukun timsali olmak durumundadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder