19 Ekim 2013 Cumartesi

SİVAS’TA ÇEŞİTLİ İNANIŞLAR

1— Ayağının altı öpülen, çocuk küt olur. 
2— Çocuğun tez konuşması için, el yıkanılan su çocuğa 
içirilir. 
3— Yeni doğan çocuğun kirli höllük toprağı kırk gün 
saklanır; Sonra temiz bir ırmağa dökülür. Toprak ortalığa 
dökülürse; kedi ve köpeğin pisleyeceği düşüncesiyle 
çocuğun vücudunda yaralar çıkacağı inancına varılır. 
4— Çocuğun üzerinden atlanmaz, boyu kısalır. 
5— Çocuk eğilip arkasından bakarsa boyu kısalır. 
6— Çocuklarda görülen ve halkın «Göy Öksürük» 
dediği bir hastalık vardır. Hastalık devresinde çocuk sık sık 
öksürür, yüzü morarır, âdeta nefesi kesilir, işte bu durumdaki 
bir çocuğu Ali Baba Camii önündeki iki delikli taştan 
geçirirler. Taşın içi oyuk olup ayrıca musalla taşı olarak da 
vazife görür. Hastayı sağ taraftaki delikten sokup, sol 
taraftaki delikten çıkarırlar. Bu ameliyeyi üç defa yaparlar. 
Bilâhare çocuğun sıhhati için niyazda bulunurlar. 
7— Yeni doğmuş çocuğun ağzına ahlaklı, zeki, mert 
birisi tükürürse, çocuk büyüyünce o kişiye benzer. 
8— Yeni doğan çocuk kırk gün dışarıya çıkarılmaz. 
Aksi takdirde çocuğu kırk basar. 
9— Yeni doğan çocuğa üç ezan geçinceye kadar süt 
verilmez. 
10— Çocuğun ensesinden öpülmez, öpülürse çocuk 
inatçı olur. 
11— Ağzı öpülen çocuğun ağzı kokar ve ya çabuk 
konuşmaz. 
12—Deriden torba içerisinde doğan çocuğun kısmeti 
bol olur. 
13— Küçük bir çocuğu ölen kadın, arafe günü dikiş 
dikmez. Aksi takdirde iğne ölen çocuğun gözüne batar. 
14— Çocuk salıncakta yokken salıncak boşu boşuna 
sallanırsa çocuk ölür. 
15— Yeni doğan bir çocuk ilk defa bir eve 
götürüldüğünde, geri dönüleceği zaman ev sahibi çocuğun 
koynuna ekmek kor. Bundaki gaye çocuğun nasipli kısmetli 
olmasıdır. 
16— Çocuk elleri açık doğarsa, cömert olur. 
17— Çocuk elleri yumuk doğarsa, cimri olur. 
18— Hâmile kadın hamilelik devresinde 
Çirkinleşirse, kız; güzelleşirse erkek çocuk doğurur. 
19— Kaynamış yumurta soyulur. Uzun bir saç teli ile 
ortasından bölünür. Bölünme den önce falanın kızı mı, 
yoksa oğlu mu olacak diye niyet edilir. Yumurta sarısının içi 
henüz sıvı ise doğacak çocuk kız, katı ise erkektir. 
20— Loğusanın ayak ucuna oturulmaz; sütü kesilir. 
21— Çocuğu kırk basarsa; çocuğun ağırlığı kadar 
yıllanmış tezekle veya et ile tartarlar. Ayrıca koyunların 
boyun kemiği su içine konur ve çocuk o su ile yıkanır. 
22— Loğusa kırkı çıkıncaya kadar el Öpmez, sütü 
kaçar
23— Limon veya limontuzunu çok yiyen içenin 
çocukları olmaz. 
24— Erkek çocuğu olmayan veya çocuğu olup da 
yaşamayan adam, bir erkek çocuğu olduğu vakit yasaması 
için birkaç gün içerisinde sünnet ettirir. 
25— Loğusanın ve çocuğun çamaşırları güneş 
battıktan sonra dışarıda bırakılmaz. Aksi takdirde çamaşır 
sahibi cinlerin şerrine uğrar. 
26— Hâmile kadının kız mı, yoksa erkek mi 
doğuracağım öğrenmek için şöyle bir yola baş vurulur: 
Kadın dışarıya çıkarılır. Bir minderin altına makas, bir minderin 
altına da bıçak konur. Kadın çağırılır, minderlere oturtulur. 
Kadın makas üzerine oturmuşsa kızı, bıçak üzerine olurmuşsa 
oğlu olacağı inancına varılır. 
27- Bir bekâr (kız veya erkek) şaka yollu yumruğu ile 
hızla birisine vurduğu zaman onun dul birisi ile evleneceği 
söylenir. 
28— Kulak kaşınırsa yağmur yağar. 
29— Dil kaşınırsa münakaşa edilir. Kolu titreyen bir 
şahsın birisine sarılacağı söylenir. 
31— Birinin gözü kalırsa ona misafir gelir. 
32—— Ayak üstü def-i hacet yoksulluğa delalet eder. 
33— Diz çökerek oturmak yoksulluğa delalet eder. 
34— Küçük çocuklara yumurta yedirilmez. Çünkü, 
dilleri geç açılır. 
35— Gök kuşağının altından geçen cinsiyet değiştirir. 
36— Avuç içi kaşınırsa para gelir
37— Deniz suyundan içen kimse ekzema üzerine 
tükürürse iyileşir. 
38— Cenaze yana yatık olarak götürülürse. arkasından 
bir kimse daha ölür. 
39— Sofra tahtasına oturan kişinin oturağından çıban 
çıkar. 
40— Mahallede ölü varsa su taşınmaz. Evdeki sular da 
dökülür. 
41— Yemek yapılırken şayet yumurta kırılmışsa. 
kabukları iyice ezilir. Aksi halde ölüm yatağında iken şeytan o 
kabuklarla su verirmiş. Şeytanın hastaya su vermemesi için. 
ölüm halindeki hastanın dudakları ıslak bîr bezle devamlı 
ıslatılır. 
42— Yılan kabuğu nazara iyi gelir. 
43— Yılanın ayağım gören cennetlik olur, 
44— Kara kediye vurulmaz. Aksi takdirde insanı cin 
tutar. 
45— Kirpinin derisi nazara iyi gelir. 
46— Yıkanılırken kaplumbağa kabuğu dökünülürse; 
insanda ne kadar büyü ve e f sun varsa dökülür. 
47— Kurbağaya elini vuranın elinde siyil çıkar. 
48— Baykuş hangi eve konup öterse, o ev viraneye döner. 
49— Evlerde güvercin besleyenin kazancında bereket 
olmaz. Güvercin: “Etini yiyen doymasın, pisliğime basan 
onmasın” dermiş. 
50— Bir evde karınca varsa, ödevde bereket çok olur
51— At bağlanırken besmele çekilmelidir. Zira. şeytanlar 
atın yelesini örerler. 
52— ilkbaharda leylekler bir memlekete ilk gelişlerinde 
ağızlarında bez getirirlerse o sene düğün çok olur. Buğday 
getirirlerse bolluk olur. 
53— Leyleği ilk havada gören o yıl çok gezer. 
54— Kedi yalanmaya başlarsa, misafir gelir. 
55— Fazla mahsûl veren bir tarlayı nazardan korumak 
için at kafatası gömülür. 
56— Köpek devamlı ulursa yakın akrabadan birisi Ölür. 
57— örümcek altından geçilmez, yoksulluğa delâlet eder. 
58— Yanık ekmek yiyen para bulur. 
59— Tencere dibi kazıyanın nişanlısı güzel olur. 
60— Eşik üzerinde oturanın kısmeti kesilir. 
61— Evde ezan okunmaz, zira evden Ölü çıkar. 
62— Eve gelen misafir atkısını çıkarmazsa, ev sahibinin 
borçlusu gelir. 
63— Gece evden hiçbir eşya verilmez. Şayet vermek icap 
ederse o eşya üzerine kömür konulur. 
64— Geceleri aynaya bakılmaz. Bakanın bahtı kararır. 
65— Akşam ezanı okunduktan sonra yer gök mühürlenir. 
Bu bakımdan ezandan sonra çocuklar sokakta oynatılmaz. 
Günahtır. 
66— Gece ıslık çalınmaz. Şeytanlar çalanın basma üşüşür. 
67— Gece sakız çiğnenmez. Çiğneyen "ölü eti 
çiğnemiş olur. 
68— Soğan ekmek yenilmez. Yoksulluğa delâlettir. 
69— Soğan sarımsak kabuğu yakılmaz. Yoksulluğa 
delâlettir. 
70— Geceleyin tırnak kesmek günahtır. 
71— Makasla oynanmaz. Evde kavga olur. 
72— Sıçancık (Hıdırellez) ta evde durulmaz. Çünkü o 
gün fareler evde bayram yaparmış. 
73— Sofrada aynı ekmek parçası iki kişi tarafından 
yenilmez. 
74— Beş taş oyunu oynanırsa kıtlık olur. 
75— Hamur yuğurulurken leğenin dışına hamur parçası 
sıçrarsa, misafir geleceğine hükmedilir. 
76— Cuma günü tırnak kesilirse günahlar affolunur. 
Perşembe günü kesilirse insan zengin, çarşamba günü kesilirse 
neşeli olur. 
77— Şiddetli yağan dolunun durması için evin ilk 
doğan çocuğu bir dolu tanesini ısırıp atar. Sonra üç kere “Ben 
anamın ilkiyim” der. 
78— İnsanın bütün vücudu aniden titrediği zaman 
Azrail yokladığına hükmedilir.
79— Bir kimse sokakta düşüp sakatlanmışsa: şerbet 
yapılır. Bir kısmı kendisine İçirilir, bir kısmı düştüğü yere 
dökülür. Bundaki gaye cinlerin ve perilerin ağızlarım tatlandırmak ve onlardan korunmaktır.
80— Süpürge île başa vurulmaz. Vurulduğu zaman o 
kimsenin boyu çıkmaz. Bir başka inanca göre uyuz olur. 
81— Yürüyebilen bir çocuk sürünürse, eve misafir gelir. 
82— Sigarası yandan tutuşan kimse yola gider. 
83— Eli titreyen bir kız ilk defa gittiği evin duvarına 
ellerini sürerse terlemesi gider. 
84— Elleri taraklayıp, enseye koyarak yatılmaz. Yatan 
kimse çok günah işlemiş olur. 
85— Bir kimsenin yürürken ayağından ayakkabısı çıkarsa 
o kimseye misafir gelir. 
86— Yumurta kabuğu ateşte yakılmaz, uğursuzluk 
getirir. 
87— Bir kadın evini süpürürken işini yarı bırakır; hu 
işi bir başkası tamamlarsa, ilk süpürenin başı ağrır. 
88— Örümcek yuvası bozulmaz. Bozanın yuvası dağılır. 
89— Boynuna teşbih geçiren kimse, borçtan kurtulamaz. 
90— Cuma günü ev süpürülmez. Evin bereketi kaçar. 
91— Dikiş insan üzerinde dikilirse dikilen insana iftira 
edilir. Adam ağzına bir eşya alıp dikiş diktirirse bunu 
engellemiş olur. 
92— Parmakla ay işaret edilmez. Parmak ta dolama 
çıkar. 
93— Sofrada farkında olmadan birkaç defa ekmek 
bölenin çocuğu çok olur. 
94— Hamur yumağı açılırken yumak yırtılırsa, eve obur 
bir misafir gelir. 
95— Çorbaya ekmek doğrarken büyük bir parça çorbaya 
düşerse eve obur birisi gelir. 
96— Birbirlerinin ellerinden bıçak sabun alan kimseler 
kavga eder. 
97— Bir kimse nezle iken, durumunu başkasına 
söylediği zaman, karsıdaki : «Ben değirmenden geliyorum. Elim 
yüzüm unlu, git kaynanana söyle»- derse, ona nezle geçmez. 
98— Siyilin geçmesi için, sivilin sayısınca tuz veya arpa 
bir kavağın dibine gömülür. 
99— Gök gürlerken sırt duvara sürülür. yerlere yatıp 
yuvarlanılır. Bu esnada: -“Derdim, çorum (hastalığım) yere. 
yerin kuvveti bana” denilir. 
100— Yağmur yağarken ateş karşısında o-edilirse, baş 
ağrısı bir hafta devam eder. 
101— Yağmur yağarken ateş karşısında oturulmaz. Aksi 
takdirde eşik dibine yıldırım düşer. 
102— Sacda pişen ilk ekmeği kadın yerse kocası, erkek 
yerse karısı Önce ölür. Bunun İçin: «öküzün ayağı dört olsun» 
denir. Yani dördüncü ekmekten sonrası yenir. 
103— Yeni bir el işine başlarken, üstüne gelen denenir. 
Şayet İş çabuk biterse, o kimse uğurlu sayılır, ikinci defa yeni 
bir işe başlayınca bu kişiler kasten dışarıya çıkartılır, ateşin 
üstüne onun gelmesi temin edilir. Bu arada şu sözler konuşulur: 
- “Elindeki ney? 
- Fındıcak.
- Kurtarasın şimdicek.” 
104— Terazinin üstünden atlanmaz. Günahtır
105— Oklavanın üstünden atlanmaz, atlayan er yada geç hapise girer ,
106— Evde namaz kılındıktan sonra seccade toplanır. 
Aksi takdirde üzerinde şeytanlar namaz kılar.
107— Yatak yapıldıktan sonra yorgan açık bırakılırsa, 
evden Ölü çıkar
108— Bir kimse ayakları uzatılmış vaziyette otururken 
üzerinden başkası geçerse, günahını oturan kimseye döker.
109— Sıtmalı bir hastanın burnuna yılan kabuğu ile 
tütsü yapılır. 
110— Makasın ağzı açık bırakılmaz. Evde kavga olur

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder