17 Ekim 2013 Perşembe

DEDE KORKUT DESTANLARINDA TAV-ELİ VE ÇEVRESİ


                                                
DEDE KORKUT DESTANLARINDA  TAV-ELİ VE ÇEVRESİ  
                                  Ahmet TOKSOY*  
  
Tav-eli1 bölgesi, günümüzde Erzurum iline bağlı Oltu, Tortum, İspir, Olur ilçeleri ile Artvin, Yusufeli, Şavşat gibi il ve ilçelerin oluşturduğu bölgedir. Bu bölgede Türk hâkimiyeti Saka Türkleri ile başlamaktadır2. Ancak esaslı olarak Türk hâkimiyeti Selçuklu İmparatorluğu döneminde Tuğrul Bey’in bölgeye düzenlediği akınla bölgeye gelen Oğuzlar ile sağlanmıştır3. Tuğrul bey’den sonra Selçuklu tahtına geçen Alp Arslan, 1064’de çıktığı Kafkasya seferinde bölgeye gelerek Türk hâkimiyetini perçinlemiştir4. Selçuklu Sultanı Melikşah, bölgede bazı meselelerin halli için Kafkasya’ya gönderdiği Emir Ahmed, bölgeyi tamamen fethederek Saltuklu Beyliğinin hâkimiyetine bırakmıştır5.  Karadeniz’in kuzeyindeki Kıpçak Türklerinin, yapılan savaşlarda Rus Knezlerine mağlup olmaları, onların Kuban ve Terek Irmakları boylarına kaymalarına sebep oldu. 1109’da Kıpçakların başına geçen Atrak’ın kızı ile evlenen Gürcü Kralı David, Don-Kusan boylarındaki Kıpçaklarla iyi ilişkiler kurmaya başladı. 1118’de Kıpçak Hanı Atrak, Rusların baskısına maruz kalınca damadı Gürcü Kralı David’in davetine uyarak Gürcistan’a gitti6. Fahrettin Kırzıoğlu, Atrak’ın maiyetinde 300 bini aşan bir Kıpçak kitlesinin olduğunu  
* Yard. Doç. Dr., Erzincan Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler ABD Öğretim Üyesi 1 Osmanlı, Akkoyunlu ve Safevi kaynaklarında bu şekilde geçmektedir. 2 Makedonyalı İskender doğu seferi sırasında Kür nehri boylarında yerleşmiş olan Türklerle birlikte Kıpçaklara da rastlamıştır. Bkz. Gürcistan    Tarihi, Gürcüce’den Çvr. M. Brosset, yayınlayan, Erdoğan Merçil, Ankara 2003, s. 16 3 Ahmet Toksoy, Karazdan Otlukbeline Savaşlar, Basılmamış Doktora Tezi, Erzurum 1998, s. 35 4 Rene Grosset, Histoire de L’Armenia, Paris 1947, s. 611, Ali Sevim, Anadolu’nun Fethi Selçuklular Dönemi, Ankara 1993 s. 60 5 İbrahim Kafesoğlu, Melikşah, İstanbul 1973, s. 107-108, Mükrimin Halil Yinanç, Türkiye Tarihi Selçuklu Devri, s. 111 6 Gürcistan Tarihi, s. 319; Akdes Nimet Kurat, İdil Boyu ve Karadeniz’in Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve Devletleri Tarihi, Ankara 1972, s. 83-84 
    
Dede Korkut Destanlarında Tav-Eli ve Çevresi           122 
belirtmektedir7. David, Kıpçak Han’ı Atrak ve onun oğulları sayesinde oluşturduğu 40 bin kişilik Kıpçak Türkünü ordusuna kattı8. Kıpçaklardan faydalanarak önce Aphazya’da ve Selçuklu hâkimiyetindeki Kartel’de merkezi otoriteyi sağlamıştır. Bu arada Kıpçaklar bir taraftan Gürcülere destek verirken diğer taraftan da Müslüman Oğuzları Kür ve Çoruh boylarından başka taraflara göç ettirerek buralara hakim olmaya başlamışlardır9. Kıpçaklar bu bölgede Atabekler devletini kurarak, diğer Türk devletleriyle siyasi ilişkiler kurarak hayatlarını devam ettirmişlerdir10.   Gök-Türk Abidelerinde Dokuz Oğuz olarak adlandırılan Oğuzlar, Gök- Türk Devleti’nin başlıca unsurunu teşkil etmişlerdi. Bu devletin yıkılışından sonra VIII. Asrın ikinci yarısında Oğuzlar batıya doğru hareket etmişlerdir. Umumiyetle Oğuzlar, Sır-Derya’nın iki yakasında Yengi-kent, Cend, Savran, Süt- kent, Atlıh, Şalcı, Ordu, Balaç, Talas (Evliya ata), Buhara, Harezm, Ürgenç, Karaçuk (Farab) ve Sayram gibi şehirlerde yaşıyorlardı11. Daru’l-İslam’ın doğrudan komşusu idiler. Batı onların toprakları Hazar ve Bulgar Kağanlıklarıyla sınırdaştı. Ayrıca doğuda İsficab bölgesinde ve onun kuzeyinde Karluklarla komşu idiler12. Oğuzlar kuzeyde Peçenek ve Kimekler bulunuyordu.  Burada kurulan Oğuz Devleti’nin başında Yabgu bulunuyordu. Devletin meselelerini kengeş (kurultay)’de görüşüp karara bağlıyorlardı. Dini inanış olarak henüz eski Türk dinine Gök-Tanrı dinine inanıyorlardı13.   XI. yüz yılda Oğuzlar, dikkate çarpacak derecede büyük kitleler halinde güneye ve batıya olmak üzere her iki istikamete doğru ilerlediler. Oğuzları bu yüzyılda batıya ve güneye doğru hareketlerinin, kuzeyden Kıpçakların sıkıştırmasından ileri geldiği mümkündür. Oğuzların Sır-Derya ile Hazar Denizi’nin kuzeyi ile Aral Gölü üzerine de bıraktığı memleketleri Kıpçaklar ele geçirdiler14.   1040’da Merv yakınlarında Dandanakan Zaferi ile Büyük Selçuklu Devleti kuruldu. Selçuklu sultanları bir taraftan devletin sınırlarını genişletirken diğer yandan da Oğuzlara Türkistan’dan binlerce kilometre batıda ikinci bir yurt kurmayı başardılar. Böylece Büyük Oğuz muhacereti başlamış ve bu ülkeye gelen Oğuzlar yeni yeni yerleşim birimleri oluşturdular. Daha sonra Anadolu’da yeni bir siyasi teşekkülün temelleri atılarak Türkiye Selçuklu Devleti kuruldu. Anadolu’da Türk millî birliğini oluşturmak için çalışan Selçuklu hükümdarları sonuçta bu coğrafyaya Türkiye adını vermişlerdir. Moğolların Türkistan’ı ele geçirdikten sonra Anadolu üzerine gelmeleri ve Türkiye Selçuklu hükümdarının da yeterli tedbirler almaması üzerine 1243’de mağlubiyetle sonuçlanan Kösedağ Savaşı’ndan sonra İlhanlı Devleti’nin hâkimiyetini kabul etmek zorunda kalmıştır. İlhanlı Devleti’nin yıkılması üzerine Anadolu’da ikinci defa Oğuz dönemi başlamıştır.  Bu dönemde diğer küçük hanedanların da ortadan kalkması ile Doğu Anadolu’da yeni bir federasyon, kabileler birliği meydana gelmiştir. Yörenin hemen her köşesinde görülen koyun heykellerinden anlaşıldığına göre “koyun” kültürü etrafında yeni bir siyasi unsur ortaya çıkmıştır. Bunlar 
                                                 7 Fahrettin Kırzıoğlu, Yukarı Kür ve Çoruk Boylarında Kıpçaklar, Ankara 1992, s. 112 8 Gürcistan Tarihi, s. 320 9 Kırzıoğlu, Kıpçaklar, s. 117 10 Bkz. Ahmet Toksoy, “Kıpçak Atabekleri ve Türk Devletleriyle İlişkileri”, Geçmişten Günümüze Oltu ve Çevresi Sempozyumu Bildirileri,  Erzurum 1998. s. 125-133. 11 Reşideddin, Cami’ut-Tevarih, Yayınlayan, Ahmet Ateş, Ankara 1999, II, Cüz 5, s. 32 12 W. Barthold, Orta Asya Türk Tarihi Hakkında Dersler, Yay. Hzl. K.Yaşar KOPRAMAN, A.İsmail AKA, Ankara 1975, s. 90 13 Osman Turan, Selçuklular Tarihi ve Türk-İslam Medeniyeti, İstanbul 1969, s. 62–63 
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature  14 Barthold, Orta Asya Türk Tarihi Hakkında Dersler, s. 101 and History of Turkish or Turkic   Volume 3/1 Winter 2008  
    
123  Ahmet TOKSOY 
Karakoyunlulardı15. Oğuzların Baranlu oymağından gelenler tarafından kurulan Karakoyunlular,  bakır ile Komnenoslar arasındaki sahada, Van Gölü çevresinde göze çarpmışlardır. Karakoyunlular özellikle kendileri gibi bir Türk olan Timur’a karşı Anadolu’nun savunucusu olmuşlardır. Kara Yusuf16 bu mücadelelerin önde geleni idi17.   Akkoyunlular, Yirmi dört Oğuz Boyundan  biri olan Bay ındırlılara mensuptular18. Bundan dolayı “Bayındır Han Oğulları” veya “Bayındıriyye” olarak anılıp bir müddet de “Tur Aliler” de denilmiştir19.    Akkoyunluların başına Tur Ali Bey’in ölümünden sonra Kutlu Bey geçti. Bu dönemde Doğu Anadolu’nun siyasi durumunda önemli gelişmeler ortaya çıktı. Karakoyunlular, Musul’dan Erzurum’a kadar olan yerleri hâkimiyetleri altına aldılar20.  Kutlu Bey zamanında Akkoyunlular, Ahıska’daki Kıpçak Atabekleri üzerine bir sefer yapmışlardır. İki taraf arasında yapılan savaş gündüz başlayıp gece de devam eden savaşta Akkoyunlu ordusu galip gelmiştir. Bu seferden sonra Ahıska, Kutlu Bey’in hâkimiyetini kabul etmiştir21.   Kutlu Bey’den sonra  Akkoyunluların başına Kara Yülük diye meşhur olan Kara Osman Bey geçti22. Akkoyunluların en meşhur hükümdarı olan Uzun Hasan, Erzurum tarihinde de büyük akisler bırakmıştır. Osmanlı kaynaklarında Hasan-ı D ıraz olarak geçmektedir23. Akkoyunlu hükümdarı kardeşlerini hallettikten sonra Karakoyunluların egemenliğinde bulunan Erzurum, Avnik ve Bayburt etrafını yağmaladı (1454)24. Akkoyunlu Uzun Hasan döneminde Atabekler yurdu üzerine birkaç sefer yapılmıştır.    Bu seferlerin birincisi 1458’de yapılmıştır. 1457 de Erzincan’ı alarak kendisine bir üs edinen Uzun Hasan  1458 yılı ilk baharında sefere çıktı. Atabek-Yurdu’nun, Tav-eli (Tao) kesiminde Nihah  kalesini işgal ederek yağmalattı. Buradan bölgenin iç kesimlerine doğru yöneldi. Bölgede bulunan kilise ve manastırları yağmalayarak çok sayıda esir alarak geri döndü. Buradan Göle-Çıldır yoluyla Somkhet’e geçerek Tiflis ve Mukhran bölgelerine akınlar düzenlemiştir. Sefer tamamlandıktan sonra aldığı esir ve ganimetlerle Erzurum’a geldi25. Prof Dr. Enver Konukçu’ya göre Uzun Hasan “Atabek Yurdunda Tortum bölgesinden altı kale ele geçirmiştir26. Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ın İkinci Gürcistan seferine çıkmasına Gürcistan’ın iç meseleleri neden olmuştur. 1462 de Kral VIII. Giorgi (Görgi) Cichori (Çikhori) muharebesi neticesinde ülkesinin batı kısımlarını İmreti Prensi Bagrati’ye vermek zorunda kalmıştı. Guria prensi Erist’avi, Mingreli hâkimi Dadian Liparit’i ve Aphaz prensi de Bagrati ile birleşmişlerdi.  VIII. Giorgi, Atabek II. Kvarkare yıllık vergiyi ödemeyince üzerine yürümüş, Atabek de 
                                                 15 Enver Konukçu, Kara ve Akkoyunluların Yurdunda, İstanbul 1993, s. 7-8 16 Kara Yusuf’un hayatı, Azerbaycanlı yazar Mahmud İsmaiyilov tarafından romanlaştırılmıştır. Bkz. İsmayılov, Mahmud, Kara Yusuf, Bakü, 1991  17 Konukçu, Kara ve Akkoyunluların Yurdunda, s. 7-8 18 C. E. Boswort, İslam Devletleri Tarihi, Çvr. E. Merçil, M. İpşirli, İstanbul 1980, s. 121 19 Salim Cöhçe,  “Otlukbeli Savaşına Kadar Akkoyunlular”, Anadolu Birliğinin Sağlanmasında Otlukbeli Savaşının Yeri ve Önemi, Ankara 1997, s. 121 20 Cöhçe,  “Otlukbeli Savaşına Kadar Akkoyunlular”, s. 123 21 Ebu Bekr-i Tihrani, Kitab-ı Diyarbekriyye, I,II, Yay. Necati Lugal, Faruk Sümer, Ankara 1993 s. 13-14;  22 İ. Hakkı Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu, Karakoyunlu Devletleri, Ankara 1988, s. 188 23 Enver Konukçu, Selçuklulardan Cumhuriyeti Erzurum, Ankara 1993, s. 114 24 Müneccimbaşı, Sahaifül-Ahbar, III, İstanbul, 1285 (1868), s. 157 25 Ebu Bekr-i Tihrani, Kitab-ı Diyarbekriyye, s. 281; Hasan-ı Rumlu, Ahsenü’t-Tevarih, Nşr. C.N. Seddon, Baroda 1931 s. 382; Walther Hınz, Uzun Hasan ve Şeyh Cüneyd, Çvr. Tevfik Bıyıklıoğlu, Ankara 1992, s. 32; Kırzıoğlu, Kıpçaklar, s. 154 
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature  26 Konukçu, Selçuklulardan Cumhuriyete Erzurum, s. 114 and History of Turkish or Turkic   Volume 3/1 Winter 2008  
    
Dede Korkut Destanlarında Tav-Eli ve Çevresi           124 
İmreti’ye  kaçmıştı. Bir yıl sonra (1463) Kvarkare Uzun Hasan’la ittifak yaparak, onun yardımıyla Gürcü kralını yenerek bütün Kartel ve Somheti’yi talan etti. Uzun Hasan bu sefere katılmayarak ordu komutanı Derviş ve Timur Bey’i göndermiştir. Böylece Atabekler, Gürcülere matbuluk iddialarına son verdi27.   Atabek Korkore, 1466 yılında ölünce, yerine oğlu Bahadır (1466-1475) geçti. Bunun haraç gönderme ve tabiiyet hususunda da ihmal gösterdiğinden, Uzun Hasan  1466 yılında Gürcü seferine çıktı. Akkoyunlu kaynağına göre, Uzun Hasan, İslam’a yardım etmek, küfür kalelerini yerle bir etmek ve isyanın kökünü kazımak azim ve kararı ile sefer kararı verdi. Emirler, devlet adamları ve diğer Akkoyunlu beyleri Gürcistan seferine çıktı. Tercan’da toplanan Akkoyunlu ordusu ileri harekata başladı. Atabekler yurduna giren Uzun Hasan birçok kaleyi ele geçirdikten sonra Samagar28, kalesini kuşattı. Halk, kalenin sağlamlığını ve dile getirerek teslim olmayarak mücadeleye girişti. Yapılan şiddetli bir kuşatmadan sonra Akkoyunlu askerleri kalenin burcuna çıkmayı başararak Akkoyunlu ordusunu kaleye soktu ve kale fethedildi. Buranın ele geçirilmesinden sonra Nihah ve Tavayil kelelerini de ele geçirdi. Esasen bu seferin asıl maksadı Ahıska’yı ele geçirmekti. Uzun Hasan buradan Ahıska üzerine yürüyeceği sırada Kemah ve Şark-i Karahisar emirlerinin ayaklanması üzerine geri dönmek zorunda kaldı29.  Osmanlı müverrihlerinden Müneccimbaşı bu sefer hakkında şunları söylüyor: “871 (1466) de Hasan Bey, Gürcü keferesi üzerine gazaya azm eyleyip evvela elinde ehl-i İslam tavaifinden ne kadar esir var ise ıtlak eyledi. Ondan varıp Gürcistan’da (Atabek Yurdu’nun Tav-eli Kesimi) Çemakar (Narman-Oltu arasında) nam kaleyi fethetti”30.  Akkoyunlular arasındaki bu iç karışıklığın halledilmesinden sonra ordusunu güçlendiren Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan tekrar Atabek yurdu üzerine yöneldi. Uzun Hasan Erzurum üzerinden Avnik kalesine geldi. Buradan Ahıska üzerine hareket ederek burayı ele geçirdikten sonra Kara Deniz sahillerine kadar akınını genişletti. Daha sonra birçok ganimet alarak geriye döndü31. Akkoyunlu hükümdarı, Hicri 877 (1472) yılında Gürcistan üzerine bir sefer daha gerçekleştirmiştir. Bu sefer sırasında Tiflis’i alarak kendi adamını vali olarak atadıktan sonra Gürcistan kralı Bakrat’ı “kahr ve elinden memleketini” alıp onun oğlu Aleksandır ile (Atabek Bahadır’ın yerine Ağ-Boğa oğlu) III. Kvarkare’yi ülkelerine atadı. Otuz bin esir ve çeşitli ganimetlerle geriye döndü32. Savaştan sonra Akkoyunlu orduları Azgur (Atskur) kilisesinden Meryem-Ana resmini de götürmüşlerdir33. Esasen bu savaştan sonra daha önce Atabekler Yurdu’nun hâkimi olan Bahadır ülkesinden kaçmış, onun amcasının torunu olan III. Kvarkare tahta geçmiştir34. Hınz, Uzun Hasan’ın bu seferi yapmadaki amacını; “aynı sene içinde Osmanlılara karşı yapacağı sefer için gereken vasıtaları tedarik etmek, kolay kazanılmış zaferlerle askerlerinin maneviyatını yükseltmek ve aynı zamanda arkasını emniyet altına almak içindir” şeklinde açıklamaktadır35.  
                                                 27 Hınz, Uzun Hasan ve Şeyh Cüneyd, s. 119-120; Kırzıoğlu, Yukarı Kür ve Çoruk Boylarında Kıpçaklar, s. 154 28 Erzurum’un Narman İlçesinin Samikale Köyü. 29 Ebu Bekr-i Tihrani, Kitab-ı Diyarbekriyye, s. 376-379; Hasan-ı Rumlu, Ahsenü’t-Tevarih, s. 430;  Hınz, Uzun Hasan ve Şeyh Cüneyd, s. 120 30 Müneccimbaşı, Sahaifül-Ahbar, III, s. 160 31 Tıhranî, Kitab-ı Diyarbekriyye, s. 393; Müneccimbaşı, Sahaifül-Ahbar, s. 161 32 Müneccimbaşı, Sahaifül-Ahbar, s. 164 33 Hınz, Uzun Hasan ve Şeyh Cüneyd, s. 120 34 Fahrettin Kırzıoğlu, Kars Tarihi, İstanbul 1953, s. 495 
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature  35 Hınz, Uzun Hasan ve Şeyh Cüneyd, s. 120 and History of Turkish or Turkic   Volume 3/1 Winter 2008  
    
125  Ahmet TOKSOY 
1473 yılında -konumuzu fazla ilgilendirmediği için tafsilatına girmediğimiz- Otlukbeli savaşında Osmanlı Hükümdarı Fatih Sultan Mehmed’e yenildikten sonra, Gürcistan kralı isyan edip cizyelerini ödemede gecikince sefere çıktı (1477). Birçok kaleyi fethettikten sonra Kral Bagarat cizye vermeyi kabul etti. Aleksadr ve Konstantin gibi bazı hükümdarlar da ona itaat ettiler. Fakat daha sonra Bagarat isyan edince Akkoyunlu hükümdarı onun ülkesini alarak Aleksandr ve Konstantin’e teslim etti.  III. Kvarkare’yi 16.000 duka vergi ödemek şartıyla barış yaptı. Tiflis'te bir Türkmen birliğini muhafız olarak koyduktan sonra tutsak ve ganimetlerle Tebriz’e döndü36. Giovanni Maria Angiolello, Uzun Hasan’ın bu sefer hakkında şu bilgileri vermektedir; “Bu olay 1475 yılında meydana geldi ve Uzun Hasan 1477 yılına kadar sulh ve huzur içinde yaşadı. Bu yıl büyük bir ordu toplayıp Osmanlıların üzerine yürüyeceği haberini yaydı. Gerçekte ise aklında Gürcistan’ı yağmalama sevdası vardı. Sipahilerinin sayısı yaklaşık olarak yirmi dört bin veya yirmi bin süvari ile on bir bine yakın yayadan ibaretti… İran ordusu batı yönünde yedi gün ilerledikten sonra sağa, Gürcistan tarafına döndü. Burası şahın yağmalamak istediği ülke idi. Çünkü Gürcüler, ona, büyük Türk37 ile yaptığı savaşta yardım etmemişlerdi. Şah, adet olduğu üzere önce sayıları yaklaşık beş bini bulan hafif silahlı atlı birliklerini önden gönderdi. Onlar, yol üzerindeki korulukları kesip yaktılar. Çünkü ormanlarla kaplanmış olan dağları ve geçitleri geçmeleri gerekiyordu. Gürcistan topraklarında iki günlük yolculuktan sonra yüksek bir geçitte bulunan Tiflis adlı bir kaleye vardık. Halkı boşalmış olduğundan düşmandan hiçbir mukavemet görmeden şehri aldık. Daha sonra Gori ve etrafındaki beldelere doğru ilerledik. Şah buraları ve ülkenin büyük bir bölümünü yağmaladı. Pancratio adlı hâkim Gürcistan ile sınır olan Korkora kralı ve diğer ileri gelenlerden yedi kişiyi Hasan Bey’e elçi olarak gönderip barış istediler. Şah’a yılda 16 bin duka vergi vermeyi kararlaştırdılar. O emniyet açısından hâkimiyeti altında bulundurmak istediği Tiflis şehrinin dışında bu memleketlerden çıkacağına dair söz verdi. Ele geçirdikleri esirler beş bin kişi idi. Barış antlaşması yapıldıktan ve kararlaştırılan vergi alındıktan sonra Hasan Bey Tebriz’e döndü”38.   Son seferinden hasta dönen Uzun Hasan, yatağa düştü ve 54 yaşınayken 1478 gecesi Tebriz’de öldü. Onun ölümünden sonra oğulları arasında mücadele başladı. Yakup Bey, bu mücadeleden başarı ile çıkarak Akkoyunlu tahtına oturdu. Hicri 887(1482) Gürcistan üzerine sefere çıkarak Atabek Yurdu’ndan Ahıska’yı fethetti. Tiflis’i vilayet haline getirdi. Birçok ganimet alarak Tebriz’e döndü39. Oğuz boylarının dilinde yazılmış olan Dede Korkut hikâyelerinden bazıları Trabzon Rumları, Gürcüler ve Abhazlarla savaşlarının destanıdır. Bu hikâyeler boyunca adı geçen düşmanlarla çarpışanlar hep Oğuzlardır. Bu bakımdan Dede Korkut hikâyeleri Oğuz destanının bir başka değişle Oğuzname’nin bir devamı gibi alınmıştır40.  Dede Korkut Destanlarında yapılan fütuhat dikkate alınırsa büyük bir imparatorluğun sınırları çizilmektedir. Bu imparatorluk, Kuzeydoğu’da Horasan’a, kuzeyde Kafkas Dağları’na, Gürcü ve Abhaz memleketlerine, Trabzon Komnenoslarına, güneyde Fırat havzası Mardin ve Diyarbakır’ı içine alan Umman Denizi’ne kadar inmektedir. Bu Akkoyunluların genişleyip güçlerinin arttığı devrin coğrafyasına uygun olduğu gibi bu devirde 
                                                 36 Hasan-ı Rumlu, Ahsenü’t-Tevarih, s. 541; Müneccimbaşı, Sahaif u’l-Ahbar, III, s. 164; Hınz; Uzun Hasan ve Şeyh Cüneyd, s. 120 37 Fatih Sultan Mehmet 38 Seyyahların Gözüyle Sultanlar ve Savaşlar Giovanni Maria Angiolello Venedikli Bir Tüccar ve Vincenzo D’Alessandri’nin Seyahatnâmeleri, Çvr. Tufan Gündüz, İstanbul 2007, s. 65-66  39 Müneccimbaşı, Sahaif u’l-Ahbar, III, s. 165-166 
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature  40 Orhan, Şaik Gökyay, Dedem Korkudun Kitabı, İstanbul 1973, s. XXXVII and History of Turkish or Turkic   Volume 3/1 Winter 2008  
    
Dede Korkut Destanlarında Tav-Eli ve Çevresi           126 
geçen tarihi olaylara da uygundur41. Akkoyunlularla Trabzon Komnenosları arasında barış ve savaş münasebetleri kaynaklarda açıkça ortaya konulmaktadır42.  Dede Korkut Destanlarında isimleri geçen Tav-Eli şehirleri ve komşuları:  Apkaz İli: Dede Korkut Destanlarında Aphazlar, Trabzon Rumları ile birlikte Müslüman Türklerin düşmanları olarak anlatılmaktadır. Batı Kafkasya’da, Karadeniz kıyılarında oturan bu kabilenin adıdır43. Hazarların yardımıyla 800 yıllarında müstakil bir krallık kurabilen Aphazlar, X. asır sonlarında Ortodoks Bagratlıların idaresine girdiler44.  Osmanlılar, Karadeniz’in doğu kıyılarına yerleştikten sonra Abazalar Türk hâkimiyeti altına girdiler ve İslam nüfuzu giderek Hıristiyanlığın yerini aldı.     Başı Açık: Burası İmereti’dir. Merkezi Kutayıs’dır.  Gürcistan: İberia olarak da adlandırılmaktadır. Merkezi Tiflis’tir. Türk akınlarının sık sık yapıldığı bir coğrafyadır. Akkoyunlular zamanında Gürcistan’ın her yıl haraç gönderdiği Dede Korkut Destanlarında da geçmektedir. Destanlarda buranın adı “Dokuz Tümen Gürcistan” olarak geçmektedir45.  Dede Korkut Destanlarında geçen şehirler: Ağca-kale: Büyük Selçuklu sultanı Alp Arslan, tahta çıkıp devlet işlerini düzene koyduktan sonra 1064’de Anadolu akınına başladı. Bu akın sırasında Sepid-şehr’i ele geçirdi. Fahrettin Kırzıoğlu bu şehrin adının Ak-Şehir olduğunu, buranın da XVI. ve XVII. yüzyıllarda Ağca-kale olarak adlandırıldığını belirtmektedir46. Osmanlıların 1590 tarihli “Revan Vilayeti Tahrir Defteri”nde Revan Beylerbeyliğine tabi 27 nahiyeden 11. olarak Nahiye-i Ağca-Kala bölgesi ve köylerini yazılıdır. Bunlar Elegez da ğından Kars-Gökçe dağına kadar Arpaçay’ın sağında ve solundaki köylerin, Digor’da bütünü ile buraya tabi idi47.   Sürmeli: Anı’nın güneyinde kale ve çukurun adıdır. Anadolu beyliklerini kuran aşiretler, Kayılar gibi bu düzlükten geçmişlerdir. Bazen Sürmeli çukuru olarak söylendiği gibi Kara, Akkoyunlular ve Safevi kaynaklarında hatta Osmanlılar  Çukur Sa’d/Çuhur-ı Sahat diye anmışlardır48.   Ahıska/Aksaka: Kıpçak Atabeklerinin önemli merkezlerinden olan biri olup Çıldır Eyaleti merkezidir49. Sultan Alp Arslan’ın 1064 seferinde Selçuklu hâkimiyetine girmiştir.  Ak-hisar/Akça Kale: Atabekler Yurdunda Akça Kale adını taşıyan birkaç hisar vardır. Osmanlı fetihleri sırasında alınan Tortum bölgesinde bulunan ve Atabeklerin merkezlerinden biri olan Akça Kale olabilir50.   Avnik: Aras Nehri’nin sağ tarafında Palandökenlerin doğu uzantısını teşkil eden dağlar, Van bölgesi ile Malazgirt’e ayrılan yollar için geçit vermektedir. Bu havalinin en önemli kalesi Avnik’tir. Çok sarp ve derin bir vadide yer almaktadır. Selçuklu akıncılarının muhasarada zorluk çektikleri 
                                                 41 Gökyay, Dedem Korkudun Kitabı, s. LX 42 Bu konu, 15–18 Mayıs 2006 tarihinde Trabzon Türk Ocağı tarafından düzenlenen Trabzon ve Çevresi Tarih-Kültür Sempozyumunda tarafımdan sunulan “Tur Ali ve Kutlu Bey Dönemlerinde Akkoyunlu-Trabzon İlişkileri” adlı bildirimde etraflıca bilgi sunulmuştur. 43 Gökyay, Dedem Korkudun Kitabı, s. LXXXV 44 Fahrettin Kırzıoğlu, Dede Korkut Oğuznameleri, İstanbul 1952,  s. 90-91 45 Gökyay, Dedem Korkudun Kitabı, s. LXXXV-LXXXVII 46 Kırzıoğlu,  Dede Korkut Oğuznameleri, s. 59-60 47 Kırzıoğlu, Dede Korkut Oğuznameleri, s. 60 48 Konukçu, Kara ve Akkoyunluların Yurdunda, s. 13 49 Kırzıoğlu, Dede Korkut Oğuznameleri, s. 64 
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature  50 Gökyay, Dedem Korkudun Kitabı, s. LCV and History of Turkish or Turkic   Volume 3/1 Winter 2008  
    
127  Ahmet TOKSOY 
yerler arasındadır. Dede Korkut Destanlarında kâfirler ile mücadele yapılan Avnik, daha sonraları da aynı durumunu muhafaza etmiştir51.   Bayburt: Anadolu’nun kuzeydoğusunda Çoruh suyu üzerinde bulunan Bayburt, Türk Kültür tarihi açısından oldukça önemlidir. Dede Korkut Destanlarındaki Bay Beyrek hikâyesinde adı geçen bu kalede Bay Beyrek on altı yıl hapis kalmış ve kendisine yardım eden kale beyinin kızı tarafından kurtarılmıştır52. Bayburt kalesi yüksek bir kayalık üzerinde kurulmuştur. Özellikle Selçuklu akınları sırasında Bizans’ın tutunma noktası olmuştur. Daha sonra Saltuklu Beyliği’nin hâkimiyeti altına girmiştir53.   Trabzon : Karadeniz’in Kuzeydoğu ucunda bulunup ticaret merkezi olarak görev yapmıştır. Orta Asya ve İran’dan gelen ticaret yolunun denize inen başlıca ticaret yolu üzerindedir. 1204’de dördüncü Haçlı Seferinde Latinlerin İstanbul’u işgal etmeleri üzerine Aleksios Komnenos Trabzon’u işgal ederek burada Komnenoslar Devleti’ni kurmuştur. Adı geçen bu devlet 1461’de Fatih Sultan Mehmed’in Trabzon’u hâkimiyet altına almasına kadar Doğu Anadolu’da kurulan veya bu bölgeye hâkim olan Türk devletlerine vergi vererek siyasi hâkimiyetini devam ettirmiştir54.    Ban Hisarı: Şimdiki Penek Kalesidir. Atabek yurdunda Oltu bölgesindedir. Kaynağını Oltu’dan alan ve Çoruh Nehri’nin önemli bir kolunu oluşturan Oltu-çayına sağdan karışan Penek Suyu üzerindedir.  Osmanlı kaynaklarında Panak olarak geçmektedir. Gürcü kaynaklarında ise Bana olarak isimlendirilmiştir55.  Karun-Eli: Burası şimdiki Erzurum bölgesidir. Arsaklılar çağında Karin/Garin deniliyordu. Bizans İmparatoru II. Teodosios’un emriyle burada bir kale yapıldı ve ismine de Teodiopolis denildi. İlk İslam eserlerinde ise Kali-Kala olarak anıldı56. Daha sonra da Erzurum olarak söylenmeye başladı.   Pasın:  Aras Nehri boyunca uzanan düzlüklerden ibarettir. İsmini eski Phasian’lardan almaktadır. Erzurum’dan Deveboynu geçidi ile ayrılmaktadır57.  Sonuç olarak Destanlar bir milletin kahramanlık hikâyelerinin toplamıdır. Destanları zengin olan toplumların tarihleri de o denli zengindir. Türk Milleti tarihin en eski milletlerinden birisidir. Tarih sahnesine çıktığı günden beri acı, tatlı birçok hadise ile karşılaşmıştır. Bu hadiseler bazen yazılı kaynaklara geçmiş bazen de sözlü edebiyat ile günümüze kadar gelmiştir. Dede Korkut Destanlarına baktığımız zaman Türklerin büyük bir kitlesini oluşturan Oğuzların hayatlarının nerelerde geçtiğini bize açıkça anlatmaktadır. Bu destanlar bize üzerinde yaşadığımız coğrafyanın öz be öz Türk yurdu olduğunu hatırlatmaktadır.          KAYNAKÇA Ebu Bekr-i Tihrani, Kitab-ı Diyarbekriyye, I, II, Yay. Necati Lugal, Faruk Sümer, Ankara 1993 Reşideddin, Cami’ut-Tevarih, Yayınlayan, Ahmet Ateş, II, Cüz 5, Ankara 1999 Hasan-ı Rumlu, Ahsenü’t-Tevarih, Nşr. C.N. Seddon, Baroda 1931  Müneccimbaşı, Sahaifül-Ahbar, III, İstanbul, 1285 (1868) Seyyahların Gözüyle Sultanlar ve Savaşlar Giovanni Maria Angiolello Venedikli Bir Tüccar ve Vincenzo D’Alessandri’nin Seyahatnâmeleri, Çvr. Tufan Gündüz, İstanbul 2007                                                   51 Konukçu, Selçuklulardan Cumhuriyete Erzurum, s. 7 52 Gökyay, Dedem Korkudun Kitabı, s. LCVII 53 Konukçu, Selçuklulardan Cumhuriyete Erzurum, s. 4 54 Gökyay, Dedem Korkudun Kitabı, s. CI 55 Kırzıoğlu, Dede Korkut Oğuznameleri, s. 76 56 Konukçu, Selçuklulardan Cumhuriyete Erzurum, s. 4; Kırzıoğlu, Dede Korkut Oğuznameleri, s. 76 
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature  57 Konukçu, Selçuklulardan Cumhuriyete Erzurum, s. 6-7 and History of Turkish or Turkic   Volume 3/1 Winter 2008  
    
Dede Korkut Destanlarında Tav-Eli ve Çevresi           128 
BARTHOLD, Orta Asya Türk Tarihi Hakkında Dersler, Yay. Hzl. K.Yaşar KOPRAMAN, A.İsmail AKA, Ankara 1975 BOSWORT, C. E., İslam Devletleri Tarihi, Çvr. E. Merçil, M. İpşirli, İstanbul 1980 CÖHÇE, Salim, “Otlukbeli Savaşına Kadar Akkoyunlular”, Anadolu Birliğinin Sağlanmasında Otlukbeli Savaşının Yeri ve Önemi, Ankara 1997, s. 121- 134 GROSSET, Rene, Histoire de L’Armenia, Paris 1947 GÖKYAY, Orhan, Şaik, Dedem Korkudun Kitabı, İstanbul 1973 Gürcistan Tarihi, Gürcüce’den Çvr. M. Brosset, Çvr. H. Andreasyan, Yayına Hazırlayan, Erdoğan Merçil, Ankara 2003 HINZ, Walther; Uzun Hasan ve Şeyh Cüneyd, Çvr. Tevfik Bıyıklıoğlu, Ankara 1992 İSMAYILOV, Mahmud, Kara Yusuf, Bakü, 1991  KAFESOĞLU, İbrahim, Melikşah, İstanbul 1973 KIRZIOĞLU, Fahrettin, Yukarı Kür ve Çoruk Boylarında Kıpçaklar, Ankara 1992 KIRZIOĞLU, Fahrettin, Kars Tarihi, İstanbul 1953 KIRZIOĞLU, Fahrettin, Dede Korkut Oğuznameleri, İstanbul 1952 KONUKÇU, Enver, Kara ve Akkoyunluların Yurdunda, İstanbul 1993 KONUKÇU, Enver, Selçuklulardan Cumhuriyeti Erzurum, Ankara 1993 KURAT, Akdes Nimet, İdil Boyu ve Karadeniz’in Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve Devletleri Tarihi, Ankara 1972 SEVİM, Ali, Anadolu’nun Fethi Selçuklular Dönemi, Ankara 1993 TOKSOY, Ahmet, Karazdan Otlukbeline Savaşlar, Basılmamış Doktora Tezi, Erzurum 1998 TOKSOY, Ahmet, “Kıpçak Atabekleri ve Türk Devletleriyle İlişkileri”, Geçmişten Günümüze Oltu ve Çevresi Sempozyumu Bildirileri, Erzurum 1998.  TURAN, Osman, Selçuklular Tarihi ve Türk-İslam Medeniyeti, İstanbul 1969 UZUNÇARŞILI, İ. Hakkı, Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu, Karakoyunlu Devletleri, Ankara 1988 YİNANÇ, Mükrimin Halil, Türkiye Tarihi Selçuklu Devri İstanbul 1944 
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature  and History of Turkish or Turkic   Volume 3/1 Winter 2008  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder